Hakikati kabul eden Batılılar
12/04/2019 Cuma Köşe yazarı O.Ü
Gibbon: “Kur'ân-ı kerim, Allahü teâlânın birliğini ispat eden en büyük
eserdir.”
Sual: Bizde aydın geçinen bazı kimseler, Peygamber efendimizi gözden
düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Peki Avrupa ve Amerika’da yetişmiş
aydınlardan hakikati gören olmamış mıdır?
Cevap: Peygamber efendimiz ve Kur’ân-ı kerim hakkında Thomas Carlyle;
“Araplara bir kahraman Peygamber, onların çok iyi anladıkları bir kitap ile
reislik etti. O zaman İslâm dini bir kıvılcım gibi parladı. Hindistan’dan
Granada’ya kadar, büyük bir dünya parçasını ateşledi. Karanlık dünyayı nur
içinde bıraktı” demektedir.
Lamartine, Muhammed aleyhisselam için;
“Filozof, hatip, Peygamber, kumandan, insan düşüncelerini sihirleyen, yeni
hükümler koyan, muazzam bir İslâm devleti kuran zat. İşte Muhammed aleyhisselam
budur. İnsanların büyüklüğünü ölçmek için kullanılan bütün ölçülerle ölçülsün.
Acaba Ondan daha büyük bir insan var mıdır? Olamaz!” demekten kendini
alamamıştır.
Gibbon, Roma İmparatorluğunun Çökmesi ve Yıkılması adlı eserinde şunları
söylüyor:
“Kur'ân-ı kerim, Allahü teâlânın birliğini ispat eden en büyük eserdir.”
Amerikan astronomi mütehassısı Michael H. Hart, Âdem aleyhisselâmdan bugüne
kadar gelen bütün büyük insanları birer birer tetkik ederek, bunların içinden
yalnız 100 tanesini ayırmakta, bu 100 kişi arasında en büyüğü olarak, Muhammed
aleyhisselamı göstermekte ve;
“Onun kudreti, kendisine Allahü teâlâ tarafından vahiy edildiğine inandığı,
muazzam eser Kur'ân-ı kerimden gelmektedir” demiştir.
Amerika Chicago Üniversitesi profesörlerinden Yahudi Jales Massermann, Time
dergisinde, "Büyük liderler nerede?" başlığı altında, şimdiye kadar
gelip geçmiş olan rehberleri tetkik etmekte, bunların hayatlarını tahlil
etmekte ve;
“Bunların en büyüğü Muhammed aleyhisselamdır” demekte ve şu neticeye
varmaktadır:
“Muhammed aleyhisselamdan sonra, Musa aleyhisselam gelir. İsa aleyhisselam
ve Buda lider olmaya layık kimseler değildi.”
Halbuki kendisi, Yahudi olduğu için, Musa aleyhisselamı Muhammed
aleyhisselama tercih etmesi beklenirdi. O, bunu yapmamış, hakikatten
ayrılmamıştır.
Bütün bu ve benzeri ilim adamlarının hakikati kabul etmek zorunda
kalmaları, dünyayı kısa zamanda medeniyete kavuşturması bakımından da, Kur'ân-ı
kerimin mucizelerinden biri olduğu hakikatini bize göstermektedir.