Dört türlü zekât malı vardır
12/05/2020 Salı Köşe yazarı O.Ü
“Altın ile gümüşün oniki ayardan yukarısı zekât nisabının hesabına
katılır.''
Sual: Nelerden, hangi mallardan zekât verilir daha doğrusu neler zekâta
tabidir?
Cevap: Dört mezhepte de dört türlü Zekât malı vardır ki
bunlar:
1-Senenin ekseri zamanında, çayırda parasız otlayan dört ayaklı hayvanlar.
2-Altın ile gümüş. Dürr-ül-müntekâda deniliyor ki:
“Altın ile gümüşün oniki ayardan yukarısı, para olarak, kadınların süsü
gibi helal olarak, erkeklerin altın yüzük takması gibi haram olarak
kullanılsın, ev, yiyecek, kefen satın almak için saklanılsın, kılınç ve altın
diş gibi ihtiyaç eşyası olsalar da, zekât nisabının hesabına katılacaklardır.”
3-Ticaret için alınıp, ticaret için saklanılan ticaret eşyası. İbni
Âbidînde deniyor ki:
“Eşyanın ticaret niyeti ile satın alınması lazımdır. Uşur vermesi lazım
gelen topraklardan hasıl olan ve miras olarak ele geçen veya hediye, vasiyet
gibi kabul edince mülk olan şeylerde, ticarete niyet edilse de, bunlar ticaret
malı olmaz. Çünkü ticaret niyeti, alışverişte olur. Mesela, tarlasından buğday
alıp uşrunu veren veya mirastan eline mal geçen kimse, satmak niyeti ile saklasa,
nisap miktarından fazla olsa ve bir seneden fazla kalsa, zekâtlarını vermek
icap etmez.”
Satmak için satın aldığı buğdayı tarlasına ekse veya ticaret için aldığı
hayvanı, kumaşı kendi kullanmaya niyet etse, ticaret malı olmaktan çıkarlar.
Sonra bunları satmaya niyet ederse, ticaret malı olmazlar. Bunları satınca veya
kiraya verince, eline geçen mal ticaret malı olur. Kullanmak için satın aldığı
malı, aldıktan sonra ve miras olarak eline geçeni veya hediye, vasiyet, sadaka
gibi kendinin kabul etmesi ile malik olduğu malı alırken veya tarlasından
aldığı buğdayı satmaya niyet etse, ticaret malı olmazlar. Bunları satsa ve
satarken bedellerini ticarette kullanmaya niyet etse, bu bedelleri ticaret malı
olurlar. Çünkü ticaret bir iştir. Yalnız niyet ile olmaz, başlamak da lazımdır.
Ticareti terk etmek ise, yalnız niyetle olur.
4-Yağmur suyu veya nehir, dere suyu ile sulanan bütün topraklardan çıkan şeylerdir. Bunların zekâtına Uşur denir. Uşur vermek, Kur’ân-ı kerimde, En'âm suresinin 141. âyetinde emredilmiş, onda birinin verilmesi de hadis-i şerifte bildirilmiştir. Uşur, mahsulün onda biridir. Kul borcu olan, borcunu düşmez, uşrunu tam verir.