Felsefecilerin, kendilerini küfre düşüren iddiaları

12/06/2019 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Filozoflar, âyet-i kerime ve hadis-i şerifleri bir tarafa bırakarak, Peygamber, Vahiy, Kabir Hayatı, Ahiret Âlemi gibi konuları, akıl ile açıklamaya, çözmeye kalkmışlardır.

 

 İslâmın vartalı dönemleri -5-

İslâmiyet tefekkürü, aklı kullanmayı emreden bir dindir. İnsanın aklını kullanarak yüce varlık olan Allahü teâlâyı tanıması, eşi ve benzeri olmayan tek bir ilah olduğunu kabul etmesi ve kendine gönderilen Peygamberin tebliğ ettiği dine uyması ve neticede kullukta bulunması istenmektedir.

İslâm’da aklın görevi ve sınırı bu olduğu hâlde, felsefeyi kendine meslek edinen filozoflar, âyet-i kerime ve hadis-i şerifleri bir tarafa bırakarak, Peygamber, Vahiy, Kabir Hayatı, Ahiret Âlemi gibi konuları, akıl ile açıklamaya, çözmeye kalkmışlardır. Dini bildiren Peygamber’in yerine aklı koymuşlardır. İslâm âlimleri aklı, dini anlamada, kendilerine (İslâm filozofu) diyenler ise, dini değiştirmede, hatta bazıları inkârda kullanmışlardır...

Müceddid âlimlerden İmam Gazâlî, İslâm’da felsefe olmadığını (el-Münkız) ve (Tehâfütü’l-Felâsife) kitaplarında uzun uzun açıklamaktadır. Ayrıca İmam-ı Gazâlî’nin  Bâtınîlerle ilgili müstakil bir kitabı da vardır. (el-Münkız) kitabında İmam-ı Gazâlî hazretleri, İbn-i Sîna ve Fârâbî’nin de içinde bulunduğu felsefecilerin, İlâhiyat konusunda  20 hususta hata ettiklerini ve bunlardan üç konuda küfre düştüklerini, 17’sinde de bid'at ehlinden olduklarını bildirmektedir. Küfre düştükleri üç konu şunlardır: 1- Ahirette azap, sadece ruha olacaktır. 2- Allah, geneli bilir, ayrıntıyı bilmez. 3- Âlem de, ezelî ve ebedîdir, diyorlar. İmam-ı Gazalî hazretleri, bunların yanlış olduğunu delilleriyle adı geçen eserlerinde açıklamıştır.

Bâtıniyye fırkası da, İslâm’da bir felsefe hareketidir. Bu fırka, Kur’ân-ı kerîm’in şer’î, dinî manalarını bırakıp dine aykırı bâtınî, gizli manalarına yönelen bir anlayışı temsil eder. Hicri 3. Asırdan itibaren yaygınlaşan, çeşitli İslâmî topluluk ve devletlerde faaliyet gösteren gizli dinî bir örgüttür. Daha çok İslâmî bölge ve şehirlerde teşkilatlanmışlardır.

Bâtınîler, siyasî ve idarî nüfuzlarını artırarak, Bahreyn bölgesinde Karmatî, Mısır’da da Fâtımî devletini kurmuşlardır. Önceleri fikrî yapıda olan bu örgüt, sonraları silâhlı hâle gelerek terör örgütüne dönüşmüştür. Hasan Sabbah, İran’da 1081’de İsmâiliyye devletini kurmuş ve Alamut Kalesi'ni kendisine üs yapmıştır. Kurduğu Fedâyîn teşkilâtıyla, pek çok Sünnî Müslüman devlet adamını (Nizâmülmülk  gibi) ve İslam âlimini şehid etmiştir.

Bâtınîler, kendi inanç ve fikirlerini, İhvân-ı Safâ Risâleleriyle belgeli hâle getirmişlerdir. Ancak onların gerçek içyüzünü dünyaya en kapsamlı ve doğru bir şekilde tanıtan İmam-ı Gazâli hazretleri olmuştur.