Bayramda akraba ziyareti
12/07/2022 Salı Köşe yazarı O.Ü
Allahü teâlâ, Müslüman
olan ve salih olan akrabayı ziyareti emrediyor.
Sual: Akraba ziyareti,
bayram günleri daha çok ön plana çıkmaktadır. Bu ziyaretlerde nasıl hareket
etmeli ve öncelik sırası nasıldır?
Cevap: Konu ile alakalı
olarak Hadîkada deniyor ki:
“Anayı, babayı ve
mahrem akrabayı ziyaret etmek vaciptir. Hiç olmazsa, selam göndererek, tatlı
mektup yazarak ve telefon ederek bu günahlardan kurtulmalıdır. Selamın,
mektubun ve sözle, para ile yardımın miktarı ve zamanı yoktur. Lüzum ve imkânı
kadar yapılır. Zî-rahm-i mahrem olmayanlara bunlar vacip değildir. Bunlar önce
anaya, sonra babaya, sonra evlada, sonra ecdada, dedelere, sonra ceddada,
ninelere, sonra erkek ve kız kardeşlere, amcalara, halalara, dayılara ve
teyzelere yapılır. Bunlardan sonra, zî-rahm-i mahrem olmayan amca oğluna, amca
kızına ve hala, dayı ve teyze çocuklarına, sonra nikâh sebebi ile akraba
olanlara, sonra komşulara yardım ve ihsan etmek çok sevaptır.”
Görülüyor ki, Müslüman
olan ve İslamiyete uygun akrabayı ziyaret etmelidir. Hiç olmazsa haftada veya
ayda bir ziyaret etmeli, kırk günü geçirmemelidir. Uzak memlekette ise,
mektupla ve telefonla gönlünü almalıdır. Dargın, kinli ise de, vazgeçmemelidir.
Akrabası gelmezse, cevap vermezse de, giderek veya hediye, selam göndererek,
yahut mektupla ve telefonla yoklamaktan vazgeçmemelidir. Allahü teâlâ, Müslüman
olan ve salih olan akrabayı ziyareti emrediyor. Berîka ve Hadîka kitaplarında
deniyor ki:
“Akraba ile ilişiği
kesmek büyük günahtır. Erkek olsun, kadın olsun zî rahm-i mahrem akrabayı
ziyaret etmek vaciptir. Amca kızı gibi mahrem olmayan zî rahm akrabayı ve zî
rahm olmayan akrabayı ziyaret vacip değildir. Fakat bunlara da hediye, selam
yollamak müstehaptır.”
Sual: Birbirine dargın
olanları barıştırmanın da sevabı olur mu?
Cevap: Dargın olanları
barıştırmak sünnettir, sevaptır. Davut aleyhisselamın yanına iki kişi
gelip, birbirini şikâyet ettiler. Dinleyip karar verip giderken, Azrâîl
aleyhisselam gelip;
-Bu iki kişiden,
birincisinin eceline bir hafta kaldı. İkincisinin ömrü de, bir hafta önce
bitmişti, fakat ölmedi dedi. Davut aleyhisselam hayret edip, sebebini sorunca;
-İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargın idi. Bu gidip, onun gönlünü aldı. Bundan dolayı, Allahü teâlâ, buna yirmi yıl ömür takdir buyurdu dedi.