Batı'nın modası medeniyet değildir
12/09/2022 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Batı'nın inanç, örf,
âdet, moda ve ahlaksızlıklarını taklit etmek medeniyet değildir!
Sual: Bazı kimseler, "her bakımdan ilerleyebilmek için Batı'yı taklit etmek şarttır" diyor. Bunlara ne demelidir?
Cevap: Batı'nın inanç,
örf, âdet, moda ve ahlaksızlıklarını taklit etmek medeniyet değildir. Müslüman
milletin bünyesinde tahribat yapmaktır.
Rum isyanının baş planlayıcısı,
Patrik Gregoryosun Rus Çarı Aleksandra yazdığı mektup ibret vericidir ki
şöyledir:
"Türkleri
maddeten ezmek ve yıkmak gayr-i mümkindir. Çünkü Türkler, Müslüman oldukları
için çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır.
Türkler zekidirler ve
kendilerini müsbet yolda idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de
çalışkandırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık duyguları da
ananelerine olan bağlılıklarından gelmektedir.
Türklerde evvela itaat
duygusunu kırmak ve manevi bağlarını parçalamak, dini sağlamlıklarını zaafa
uğratmak, zayıflatmak icab eder. Bunun da en kısa yolu, millî geleneklerine ve
maneviyatlarına uymayan harici, dış fikirler ve hareketlere alıştırmaktır.
Maneviyatları
sarsıldığı gün, Türkleri; kendilerinden şeklen çok kudretli kalabalık ve
zahiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve
maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir.
Yapılacak olan,
Türklere bir şey hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi tamamlamaktır..."
Mektupta ibret
alınacak çok şey varsa da, en önemlisi şu iki husustur:
1-Türklerin
maneviyatının ve dininin yıkılması için, Türkleri yabancı fikir ve âdetlere
alıştırmaktır.
2-Türklere
hissettirmeden bünyelerindeki tahribatı tamamlamaktır...
Bu hedeflere ise,
Batı'nın inanç, moda, örf, âdet ve ahlaksızlıklarını, taklit ettirmekle
ulaşılır.
Batı'nın ilim, fen,
teknik ve her sahadaki fenni, teknolojik gelişmelerini almak elbette lâzımdır.
Zaten İslamiyet bunu emreder. Yabancı dil öğrenmenin lazım olduğunu hadis-i
şerifler haber vermektedir. Zeyd bin Sabit hazretleri;
“Resulullah efendimiz
bana Yahudi dilini öğrenmeyi emreyledi. Öğrendim. Yahudilere gönderilen
mektupların çoğunu bana yazdırırdı. Onlardan gelen mektupları bana okuturdu”
buyuruyor.
Büyük İslam âlimi seyyid Abdülhakim Efendi, mükemmel Arabi, Farisî konuştuğu hâlde, zaman zaman; “Yabancı dil bilseydim, bütün dünyaya faydalı olurdum” buyurduğu nakledilmektedir.