Mürüvvet, iyilik etmeyi sevmektir

12/11/2018 Pazartesi Köşe yazarı V.T

“Güzel dostluk, doğru konuşmak, her yerde ve her an Allahü teâlâyı hatırlamak, mürüvvettir.”

 
Seyyid Abdullah İbrî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. İran’da Tebrîz şehrinde doğdu. Doğum târihi belli değildir. 743 (m. 1343)’de Tebrîz’de vefât etti. Bir dersinde şöyle anlattı:
Mürüvvet, başkalarına iyilik etmesini sevmek demektir. Büyüklerden birine, mürüvvetin ne olduğu suâl edildiğinde buyurdu ki: “Allahü teâlânın haram kıldıklarından sakınmak ve helâl olan bir işte meslek, sanat sahibi olmaktır.”
Şu hasletleri kendisinde toplayan kimse mürüvvet sahibidir:
1- İnsanlardan değil, sâdece Allahü teâlâdan korkmak. Âl-i İmrân sûresi 173. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki: (Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine; 'Düşmanlarınız size karşı ordu hazırladı. O hâlde onlardan korkun' [dediler] de, bu söz, onların îmânlarını artırdı ve üstelik; 'Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekîldir' dediler.) 
2- Belâ ve musibetlere sabretmek. Kasas sûresi 54. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki: “İşte bunlara, sabırlarından dolayı mükâfatları iki kat verilecektir. Bunlar, kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayra harcarlar.”
3- Nimetlere şükretmek.
4- Allahü teâlânın emrini, kendi nefsinin arzusuna tercih etmek.
5- insanlara yardım etmek ve faydalı olmak.
Ahnef bin Kays’a  mürüvvetin ne olduğu suâl edildiğinde cevaben buyurdu ki: “Güzel dostluk, doğru konuşmak, her yerde ve her ân Allahü teâlâyı hatırlamak.”
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “İnsanlarla muâmelesi olan kimse, onlara zulmetmesin. Onlara bir şey anlatan kimse, onlara yalan söylemesin. Onlara vaatte bulunan kimse, vaadinden dönmesin. Böyle olan kimse, mürüvveti kemâle eren, adâleti apaçık ortaya çıkan, (Müslüman) kardeşleri tarafından sevilen kimselerden olur.”
Hayâ, yani kötü iş yapınca utanmak üç kısımdır. Birincisi; hayâ mertebelerinin en yükseğidir ki, takvâ sahiplerinin ve Allahü teâlânın velî kullarının hayâsıdır. Bunlar, Allahü teâlâdan hayâ ederler. Bu hayâ, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylere taşmamak, O’nun emirlerine itaat edip, yasaklarından sakınmaktır. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Allahü teâlâdan hakkıyla hayâ ediniz.” “Bu nasıl olur Yâ Resûlallah?” dedikleri zaman; “Kim başını ve başında bulunanları, karnını ve karnında bulunanları korur, dünya hayatının süsünü terk ederse, ölümü ve ölümden sonra cesedinin çürüyeceğini çok hatırlarsa, Allahü teâlâdan hakkıyla hayâ etmiş olur” buyurdu.