"Eğer yalan söylüyorsan!"
12/11/2022 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Ömer bin Abdülazîz hazretleri,
çok servet sâhibi olup, çok da cömertti.
Servetini severek verirdi fakîrlere.
Âdeta saçarak dağıtırdı.
Üstelik de bundan zevk alırdı.
Üstün fazîletler sâhibiydi.
Âlim ve âdil bir halîfeydi.
Eşine az rastlanan bir insan-ı kâmildi.
● ● ●
Halîfe Melik bin Abdülmelik zamânında,
Mekke ve Medîne'ye vâli tâyin edilmişti.
Emri alır almaz gitti oraya.
Âlimlerden büyük bir grup karşıladılar kendisini.
O gün başladı işe.
Öyle bir adâlete sarıldı ki.
Herkes huzur ve saâdete kavuştu o devirde.
Hattâ çokları, kendi memleketini terk edip, Hicaz'a yerleşmeye
geliyordu.
● ● ●
Bir gün, yanına biri gelip;
“Ey Halîfe!
Falanca, sizin için şöyle şöyle söylüyor” dedi.
Halîfe onu dinlemedi.
Ve hemen susturup;
“Ey kişi! Eğer yalan söylüyorsan, Hücurât sûresinin altıncı
âyetine göre mes’ûl olur, cezâ görürsün. Söylediğin doğruysa, Kalem sûresinin
onbirinci âyetine göre yine mes’ûl olur, cezâlandırılırsın. Akıllı insan, durup
dururken hiç mes’ûliyet altına girer mi?” dedi.
Sonra da kalkıp;
“En
iyisi, üçüncü hâli seçip seni affedelim. Hem gıybeti dinlemek câiz
değildir” buyurdu.
O kimse çok mahcup oldu!
Pişmân oldu öyle söylediğine.
Hemen tövbe etti ve
“Bir
daha, hiç kimsenin gıybetini yapmayacağım” dedi.
Üzüntüyle ayrıldı oradan.