"Tekrar görüşmemiz kıyâmete kaldı"
13/11/2019 Çarşamba Köşe yazarı A.U
(Dünden devam)
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), oğlu Abdullah’a;
“Cenâzemi kıldıktan sonra tekrar Âişe-i Sıddîka'nın huzûruna varıp Ravda'ya
defnim için izin iste. Evvelce benden utanıp izin vermiş olabilir" buyurdu.
Sonra ayağa kalktı.
Abdest alacaktı.
Hareket edince, ameliyatta dikilen yerler söküldü.
Ve yere düştü!
O an dostlarına;
“Elvedâ! Hakkınızı helâl edin. Tekrar görüşmemiz kıyâmete kaldı" dedi.
Şehâdeti söyledi.
Ve rûhunu teslîm etti!
Onu yıkayıp namâzını kıldılar.
Oğlu Hazret-i Abdullah, Âişe-i Sıddîka hazretlerine gitti ve babasının
tembîh ettiği gibi tekrar izin istedi.
Hazret-i Âişe ağladı!
Ve büyük kederle;
"Yâ Ömer! Adâleti ölünce de elinden bırakmadın. O yeri sana hibe
etmiştim. Şimdi karârım değişmez!" buyurdu.
Abdullah teşekkür etti.
Ve acele geri döndü.
Hazret-i Ömer'in cenâzesini Ravda-i mutahhara kapısına getirdiler.
Birisi ileri çıktı...
Ve kabre karşı;
"Esselâmü aleyke yâ Resûlallah! Ömer'i getirdik. İzin varsa ravda
içine defnedeceğiz" diye seslendi.
O an bir ses işitildi.
Resûlullah’ın sesiydi.
Diyordu ki:
"Yârimi yanıma getiriniz."
Ravdanın kapısı açıldı.
Cümle Eshap bunu gördüler.
Hazret-i Ebû Bekr'in sol yanında hazırlanmış bir yer vardı. Mübârek
cenâzesini oraya koydular. Hattâ Ravda'dan bir mübârek (El) çıkıp, Hazret-i
Ömer'in boynuna dolandığını gördüler.