Emirler, yasaklar, hep nefsi ezmek içindir!..
14/01/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
"Allahü teâlânın düşmanı olan nefse yardım eden, Allahın düşmanı olur."
Muhammed Mazhar hazretleri Hindistan'ın büyük
velîlerindendir. Ahmed Saîd-i Fârûkî hazretlerinin en küçük oğludur. 1832
(H.1248) senesinde Hindistan'ın Delhi şehrinde dünyâya geldi. Ahmed Saîd
hazretlerinden tasavvufu öğrendikten sonra, zâhirî ve bâtınî, tasavvufî
ilimlere dâir eserleri okudu. Kısa zamanda bu ilimlerdeki tahsîlini tamamladı,
kemâle geldi. İngiliz işgalinden sonra babası ve diğer yakın akrabâları ile
birlikte, Hicaz'a hicret ettiler. Babası vefât edince, onun yerine geçerek
Medîne-i münevverede talebe yetiştirmeye başladı. 1883 (H.1301) senesinde
Medîne-i münevverede vefât etti. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât-ı
Şerîf'ini çok okumak ve okutmak, onun güzel âdet ve edeblerinden idi. Bir
sohbetinde şöyle okudular:
Allahü teâlânın dünyaya düşman olması, dünyanın bu
kadar alçak olması, nefsi isteklerine kavuşturduğu, nefsi kuvvetlendirdiği
içindir. Allahü teâlânın düşmanı olan nefse yardım eden de, elbette Allahın
düşmanı olur. Peygamberimiz, fakirlikle öğünmüştür. Çünkü fakirlik, nefsin
isteklerini yaptırmaz. Onu dinlemez. Burnunu kırar. Peygamberlerin gönderilmesi
ve İslâmiyetin emirleri, yasakları, hep, nefsi kırmak, ezmek içindir. Onun
taşkınca isteklerini önlemek içindir. İslâmiyete uyuldukça, nefsin istekleri
azalır. Bunun içindir ki, İslâmiyetin bir emrini yapmak, nefsin isteklerini yok
etmekte, kendi düşüncesi ile yapılan binlerle senelik riyâzet ve mücâhededen
daha kuvvetli tesîr etmektedir... Meselâ, İslâmiyetin emrettiği zekâttan bir
kuruşu, İslâmiyetin gösterdiği yere vermek, kendiliğinden, binlerce altın
sadaka vermekten, hayrât yapmaktan, kat kat ziyâde, nefsi tahrip eder...
İslâmiyet emrettiği için, bayram günü, oruç tutmayıp yiyip içmek,
kendiliğinden, senelerle oruç tutmaktan daha faydalıdır... İki rekât sabah
namazını cemaat ile kılmak sünnet olduğu için, gece sabaha kadar, nâfile namaz
kılarak, sabah namazını cemaatsiz kılmaktan daha iyidir...
Hülâsa, nefis temizlenmedikçe ve
şeflik, üstünlük hülyâsından kurtulmadıkça, felaketten kurtulmak imkânsızdır.
Sonsuz ölüme gitmeden önce, nefsi bu hastalıklardan kurtarmayı düşünmek
lâzımdır. Mübârek (Lâ ilâhe illallah) sözü, insanın içindeki
ve dışındaki, bütün yalancı mâbutları kovduğu için, nefsi temizlemekte, en
faydalı, en tesîrli ilâçtır. Tasavvuf büyükleri, nefsi tezkiye etmek için, bunu
söylemeyi seçmişlerdir.