Her şeyin başı sağlık...
14/03/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Grip gibi hastalıkların salgın hâle gelmemesi için; sıhhate kavuşana kadar
camiye gitmemeli, toplu taşıma araçları ve alışveriş merkezlerinden uzak
durmalıdır. Bu da kul hakkına girer...
Atalarımız, "Her şeyin başı sağlıktır" demişlerdir. Sağlık
olmadan hiçbir şey yapılamaz. Dünya ve âhıret saâdeti buna bağlıdır. Sağlığı
yerinde olan kişi, dünyanın en mesut, mutlu insanıdır. Dünyanın diğer
mutlulukları, bundan sonra gelir... Sağlık sâyesindedir ki, kendimize, âile
efradımıza, yurdumuza, milletimize, bütün insanlığa ve Rabbimize karşı olan
vazifelerimizi en iyi şekilde ve gönül rahatlığıyla yerine getirebiliriz.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Sıhhatli beden,
mesut ömür, ilâhî birer nimettir.)
Hastalıkların büyük bir kısmı temizliğe dikkat edilmemesinden ileri
gelmektedir. Dış temizlik, yiyeceklerimizin, içeceklerimizin, giyeceklerimizin,
teneffüs ettiğimiz havanın, vücudumuzun, oturup kalktığımız, gezip
dolaştığımız, çalıştığımız, uyuduğumuz, yemek yediğimiz yerlerin temizliği,
sağlığımızın korunmasında ve devamında büyük önem taşır. Bir Müslüman her
şeyden önce bedenen ve rûhen temizdir. Temizlik, her türlü sağlığın
garantisidir. Temizliğin olmadığı yerlerde, önce bedenî, sonra da bunu takiben
rûhî hastalıklar, dert ve felâketler baş gösterir. Allahü teala Kur'ân-ı
kerîmde meâlen (Temiz olanları severim) buyuruyor...
Müslüman, her hâliyle ve her şeyiyle temizdir. Giydiği, yediği, içtiği
çevresi, evi, iş yeri, mahallesi, sokağı, caddesi, şehri, yurdu
temizdir. Nerede temizlik yoksa, orada hastalık vardır...
Böyle korunmaya rağmen salgın hastalıklar olursa onun da tedbirleri
alınmalıdır... İslâmiyetin şerefi için de (Dinimiz temizlik esası
üzerine kurulmuştur?) hadis-i şerifini düstur edinip temiz olmaya
çalışmalıdır! Pis kokularla etrafımızdakileri rahatsız etmek haramdır...
Camiye temiz çorapla gitmelidir... Soğan, sarımsak gibi pis kokulu şey yiyerek,
camiye gelmek de doğru değildir... Bazıları sigara kokusundan da rahatsız olur.
Grip gibi hastalıkların salgın hâle gelmemesi için; sıhhate kavuşana kadar camiye
gitmemeli, toplu taşıma araçları ve alışveriş merkezlerinden uzak
durmalıdır. Bu da kul hakkına girer...
***
Dünyada ilk defa karantina uygulaması Müslümanlar tarafından
yapılmıştır. Halîfe Hazret-i Ömer, Şam'a gidiyordu. Orada vebâ
hastalığı olduğu işitildi. Yanında bulunanların bazısı;
- Şâm'a girmeyelim, dedi. Bir kısmı da;
- Allahü teâlânın kaderinden kaçmayalım, dedi. Halîfe de;
- Allahü teâlânın kaderinden, yine O'nun kaderine kaçalım, şehre
girmeyelim. Birinizin bir çayırı ile, bir çıplak kayalığı olsa, sürüsünü
hangisine gönderirse, Allahü teâlânın takdîri ile göndermiş olur, buyurdu.
Abdürrahmân bin Avf hazretlerini çağırıp;
- Sen ne dersin? buyurdu. Hazreti Abdürrahmân;
- Resûlullahtan işittim. (Vebâ olan yere girmeyiniz ve vebâ olan
bir yerden, başka yerlere gitmeyiniz, oradan kaçmayınız!) buyurmuştu,
dedi.
Hazret-i Ömer de;
- Elhamdülillâh, benim sözüm, hadîs-i şerîfe uygun oldu, deyip, Şam'a
girmediler... [Vebâ ve benzeri hastalıkların bulunduğu yerden dışarı
çıkmanın yasak edilmesine sebep, sağlam olanlar çıkınca, hastalara bakacak
kimse kalmaz, helâk olurlar. Vebâlı yerde, mikroplu hava herkesin içine
yerleşince, kaçanlar, hastalıktan kurtulamaz ve hastalığı başka yerlere
götürmüş, bulaştırmış olurlar.]