"Nereden geliyorsun?"
14/03/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Cemâleddîn Geylânî hazretleri Kazvin'de otururdu.
Talebesi pek çoktu.
Şîrâz Pâdişâhı da bunlardandı.
Günler geçti.
Bir talebesinin Şîrâz'da bir işi çıktı.
Hocasına vardı.
Ve gitmek için izin istedi.
İzin verince, arz etti ki:
"Efendim, Şîraz'daki işimin hâllolması için, Şîrâz Pâdişâhı'na bir
mektup yazar mısınız?"
Hocası da;
"Peki yazayım" dedi.
Ve bir kâğıda, (Bal) yazdı.
Altına da (Râziyâne) yazdı.
Genç, bu kâğıdı alıp, Şîrâz'a vardı.
Ve pâdişâhla görüşmek istedi.
Ancak adamları;
"Sultân hasta" dediler.
“Olsun, görüşmem lâzım” dedi.
İzin alıp, huzuruna vardı.
Ve selâm verdi.
Sultân selâmını alıp sordu:
"Nereden geliyorsun?"
"Kazvin'den efendim."
"Hocamız nasıldır?"
"İyidir" deyip, o kâğıdı uzattı ona.
Pâdişâh, kâğıttaki o iki kelimeyi okuyunca, hocasının, hastalığına (ilâç)
yazdığını anladı.
Bunları yiyip şifâya kavuştu.
Öyle ki, hastalıktan eser kalmadı.