Hulefâ-i râşidîn kimlerdir?
14/04/2020 Salı Köşe yazarı O.Ü
Dört halifenin kendi aralarındaki üstünlükleri, hilafetleri sırasına
göredir.
Sual: Hulefâ-i râşidîn diye kimlere denir, bunların üstünlükleri
özellikleri ne idi?
Cevap: Peygamber efendimiz hicretin, onbirinci senesinde, ahirete intikal
edince, hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık halife oldu. Hicretin onüçüncü
senesinde, altmışüç yaşında iken vefat etti. Bundan sonra hazret-i
Ömer-ül-Faruk halife oldu. Hicretin yirmiüçüncü senesinde, altmışüç yaşında
şehid edildi. Bundan sonra, hazret-i Osman Zinnûreyn halife oldu. Hicretin
otuzbeşinci senesinde, sekseniki yaşında şehid edildi. Sonra hazret-i Ali
halife oldu. Hicretin kırkıncı senesinde altmışüç yaşında iken şehid edildi. Bu
dört halifeye, Hulefâ-i râşidîn denir. Zaman-ı saadette yani
Peygamber efendimizin zamanında Ahkâm-ı İslâmiyye, islamiyetin bütün hükümleri
tamam icra edilip, her taraf, hak, adalet ve hürriyet ile nurlandığı gibi, bu
dört halifenin zamanında da öyle idi. Ahkâm-ı islâmiyye kusursuz olarak yapılıyordu.
Bu dört halife, Eshâb-ı kiramın hepsinden üstündür. Kendi aralarındaki
üstünlükleri, hilafetleri sırasına göredir.
***
Sual: Bugün zamanımızda mevcut olan ameldeki dört mezhebin dışında da hak
mezheb var mı idi ve bu mezheblerin hepsi hak mı idi ve hepsinin bildirdikleri
ile amel edilir miydi?
Cevap: Bu konuda Mîzân-ül kübrâda deniyor ki:
“Unutulmuş olan mezheblerin ve bugün mevcut bulunan dört mezhebin hepsi
haktır, sahihdir. Birinin, başkası üzerine üstünlüğü yoktur. Çünkü, hepsi aynı
din kaynağından alınmışlardır. Bütün mezheblerde, yapılması kolay işler, Ruhsatlar bulunduğu
gibi, yapılması güç, Azîmet olan işler de vardır. Azîmet olan
işi yapabilecek kimsenin, kolay işi yapmaya kalkışması, din ile oynamak olur.
Azîmeti yapmaktan aciz olan, özürlü olan kimsenin ruhsat olanı yapması caiz
olur. Böyle kimsenin ruhsat olanı yapması, azîmet yapmış gibi çok sevap olur.
Âciz olmayanın, kendi mezhebindeki ruhsatları yapmaması, azimetleri yapması
vacibdir. Hatta, kendi mezhebinde yalnız ruhsatı bulunan işin, başka mezhebde
azimeti varsa, o azimeti yapması vacib olur. Mezheb imâmlarından birinin sözünü
beğenmemekten veya kendi düşüncesini onun sözünden daha üstün sanmaktan, çok
sakınmalıdır. Çünkü, başkalarının ilimleri, anlayışları, müctehidlerin, ilimleri
ve anlayışları yanında, hiç gibi kalır.”