Kavuştuğumuz nimetlere şükredebiliyor muyuz?
14/04/2022 Perşembe Köşe yazarı S.A
Hazreti Hüseyin
buyuruyor ki: "Ya Rabbi, bize nimetler verdin ona şükretmedik. Sıkıntılar
hastalıklar ve musibetler verdin, ona da sabretmedik."
Rabbimizin
üzerimizdeki nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. İçinde bulunduğumuz bunca
nimetleri biz istemedik, böyle bir talebimiz de olmadı. Bizim bunlara muhtaç
olduğumuz, bunlarsız yapamayacağımız bilindiği için ihsan edildi.
Kavuştuğumuz bunca
nimetlere şükrediyor muyuz? İtiraf edelim ki hayır. Rabbimiz de; şükreden
kullarım azdır buyuruyor.
Şükretmiyorsak veya az
şükrediyorsak bunun birçok sebebi var: Birincisi bedâva bulduğumuzdan ve hiç
eksik olmayan nimetlerini nimet olarak görmemeye başladığımızdan.
Hava, büyük nimettir.
O olmazsa, hayatta kalmamız mümkün değildir... Yeryüzünden hava çekilse çok
değil, on dakika sonra hepimiz ölürüz. Havayı yaratan, her dakika hayatımızı
kurtarıyor. Ne kadar şükretsek yine de azdır.
Oksijenin ne kadar
büyük nimet olduğunu, havasız kaldığımızda anlarız. Birisi boğazımızı sıkarsa
veya sauna gibi havasız yerde uzun kalırsak o zaman havanın kıymetini anlarız.
Ama neye yarar!..
Sıhhatin güzelliğini,
sabahlara kadar sancılar içinde kıvrananlar bilir. Gözün değerini âmâ olanlar
daha iyi anlar. Kulağın kıymetini de sağır olanlar takdir eder.
Hürriyetin değerini
hapistekiler anlar. Hayatın kıymetini mevtâlar bilir. Hiçbir mevta yoktur ki,
hayata bir gün dahi olsa dönmeyi istemesin. Salih âmel işleyenler, daha çok
sevap kazansınlar, dereceleri daha çok yükselsin diye. Azap içinde olanlar ise,
tövbe etmek için dönmeyi çok arzu ederler ama bu imkân hiç kimseye
verilmemiştir ve verilmez de.
Mahşerdekiler
diyecekler ki: "Ya Rabbi biz her şeyi gördük ve anladık, bize bir
fırsat daha tanısan, tekrar dünyaya döndürsen, bu defa çok iyi olacağız, neyi
emretmişsen onları yapacağız, neyi haram kılmışsan onlardan da uzak
duracağız."
Bu isteklerine
melekler cevap verecek: "Ahmak adam! Sen dünyadan gelmiyor musun?
O zaman yapsaydın ya!"
Su olmazsa
yaşayamayız. Hayatımız onunla devam ediyor. Suyun ne kadar büyük nimet olduğunu
susadığımız zaman anlarız. Susamak da, oruçla, hele uzun ve sıcak günlerde
tutulan oruçla meydana gelir.
Oruç tutmakla melekler
gibi oluyoruz. Malum onlar da yemezler, içmezler.
Rabbimizin şükrünü
hakkı ile yapmamız mümkün değildir. Nimetlerin O'ndan olduğunu bilmemiz
kâfidir.
Bu haftaki yazımızı
Hazreti Hüseyin'in çok güzel bir sözü ile bitirelim. Buyuruyor ki: "Ya
Rabbi, bize nimetler verdin ona şükretmedik. Sıkıntılar hastalıklar ve
musibetler verdin, ona da sabretmedik. Şükretmedik diye nimetlerini kesmedin,
sabretmedik diye de sıkıntılarımızı devam ettirmedin. Sen kerimsin, kerimden
kerem meydana gelir..."
Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür...