İbadetleri, neşeli olarak yapmalıdır
14/06/2019 Cuma Köşe yazarı O.Ü
Yorgun, hâlsiz, neşesiz olmak, farzları vaktinden sonraya bırakmak için
özür olmaz.
Sual: Din kitaplarında, ibadetleri gücünüz yettiği kadar ve neşeli olarak
yapınız deniyor. Bundan maksat nedir, neşeli olmayan kimsenin, ibadetleri terk
mi etmesi gerekir?
Cevap: Hadîs-i şerifte; (İbadetleri takat getireceğiniz kadar
yapınız. Neşe ile yapılan ibadetin kıymeti çok olur) buyuruldu. Beden
istirahat edince, ibadetler zevk ile yapılır. Beden ve zihin yorgun iken
yapılan işten usanç hasıl olur. Yorgunluğu gidermek için, ara sıra mubah olan
şeylerle, bedene neşe getirmelidir. İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki:
“Çok ibadet yapınca, beden yorulur, hareket etmek istemez. Bu zaman
uyumakla veya salihlerin hayat hikâyelerini okumakla yahut mubah olan
eğlencelerle bedeni neşelendirmeli. Böyle yapmak, usanarak ibadet yapmaktan
efdaldir.”
İbadet yapmaktan maksat, hem nefisle cihad ederek, nefsi terbiye etmek, hem
de, kalbe ferahlık getirmek, kalbi Allahü teâlâya bağlamak içindir. (Namaz,
insanı kötü ve çirkin işler yapmaktan korur) buyuruldu. Severek, neşe
ile kılınan namaz böyle olur. Bu neşeyi hasıl etmek için, nefsin mubahlardaki
arzularını, ihtiyaç olduğu kadar, yerine getirmek lazım olur. Böyle yapmak,
İslâmiyete uymak olur. İbadetlere sebep olan mubahlar da ibadet olur. (Âlimin
uykusu, cahilin ibadetinden hayırlıdır) hadîs-i şerifi, bunun
şahididir. Uyuklayarak, teravih namazı kılmak mekruhtur. Uykulu hâl gidince,
neşe ile kılmalıdır. Uyuklayarak kılınan namazda gevşeklik ve gaflet hasıl olur.
Ancak bunları yanlış anlamamalıdır. Yorgunluk ve usanç hasıl olduğu zaman
ibadet tehir edilir, terk edilmez. Farzları özürsüz terk etmek büyük günahtır.
Kaza etmek farz olur. Vacipleri de kaza etmek vacip olur. Sünnetleri terk eden,
bunların sevabından mahrum kalır. Özürsüz terk etmeyi âdet ederse, bu
sünnetlere mahsus olan şefaatten mahrum kalır.
Yorgun, hâlsiz, neşesiz olmak, farzları vaktinden sonraya bırakmak için
özür olmaz. Vaktinden sonraya bırakmak günahından ve azabından insan
kurtulamaz. Farzlara ve haramlara ehemmiyet vermemenin küfür olduğu, imanı
giderdiği, akait kitaplarında bildirilmiştir. Bu sebeple, Ehl-i sünnet
âlimlerinin yazdıkları fıkıh ve ilmihal kitaplarını okuyup, imanı, farzları,
haramları iyi öğrenmeli ve yakınlarına da öğretmelidir.