Hazret-i Ali kin mi beslerdi?
14/07/2022 Perşembe Köşe yazarı O.Ü
Hazret-i Ömer,
hazret-i Ali’nin damadı oldu ve aralarındaki sevgi bir kat daha arttı.
Sual: Hazreti Ali,
hazret-i Ömer’i sevmez ona düşmanlık, kin beslerdi diyenlere ne demelidir?
Cevap: Hazret-i Ömer, halife
iken, hazret-i Ali’nin kızı Ümm-i Gülsüm ile evlendi. Hazret-i Ömer’in Ümm-i
Gülsüm’den bir oğlu ve bir de kızı oldu. Böylece hazret-i Ömer, hazret-i Ali
ile hazret-i Fâtıma’nın damadı oldu ve aralarında eskiden beri bulunan sevgi
bir kat daha arttı. Gece gündüz demeden, Müslümanların işlerine yardım yolunu
birlikte ararlardı. Bu kadar yaklaştılar da, hazret-i Ali’nin kini, düşmanlığı
yine gitmedi mi? Böyle söylemek, yüce imama karşı ne büyük iftiradır.
Paşa, vezir olmuş bir
zat Bektaşilik ismi altında gizlenen Hurufîlik yoluna sapmıştı. Sonra, aklı
başına gelip, tövbe etti. Niçin ve nasıl tövbe ettiği sorulunca şöyle anlattı:
“Bu sahte Bektaşilerin
çok kıymet verdikleri bir kitapta, hazret-i Ömer’e kâfir deniliyor. Hazret-i
Ali, nasıl oluyor da, bir kafire kızını veriyor diye sorulmasını önlemek için
de diyorlar ki:
“Bir gün halife Ömer,
hazret-i Abbâs’ı çağırır. Hazret-i Ali’nin kızını almak istediğini söyler. Sen
yaşlısın, kız ise, çok gençtir. Bu iş nasıl olur derse de halife hemen, bu
düşüncemi Ali’ye de söyledim. O da senin dediğin gibi cevap verdi. Git
kendisine söyle! Eğer, kızını bana vermezse, iki yalancı şahit bulup, ona karşı
bir dava açarım. Onun hırsız olduğuna karar vererek, elini keserim der. O da,
korkusundan, kızını Ömer’e verir.”
Kitapta bunu okuyunca,
kendi kendime sordum. Bir zalim, beni sıkıştırıp, kızını bir kâfire vereceksin.
Eğer, ona vermezsen seni öldürürüm dese, öldüreceğini iyi bildiğim hâlde ve
günahı çok, yüzü kara bir kimse olduğum hâlde, ölümü göze alır, kızımı kâfire
veremem, dedim. Hazret-i Ali, Allah’ın arslanı, Resulullah efendimizin
sevgilisi olduğu ve günahtan, ayıptan tertemiz olduğu hâlde, böyle şüpheli bir
sıkıntı çekmek korkusu ile Resulullah efendimizin torunu olan sevgili kızını,
İslamiyet’in yasak ettiği, habis, pis yere atamayacağını anladım. Aklım başıma
gelerek, temiz bir tövbe ettim. Hurufîlikten kurtuldum."
Bağdat valiliğinde bulunmuş bir vezir, hazret-i Ömer’in bu evlenme işini, bir Acem’den sorar. O da, sıkılmadan, hazret-i Ali’nin kerimesi için, ağza alınmayacak kötü, çirkin sözler söyleyip, oradan sıvışıp gider.