"Her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bil!"
14/07/2023 Cuma Köşe yazarı V.T
"Kimsenin kalbini
kırmayınız. Herkese hürmetle muâmele ediniz. Zîrâ karşınızdaki bir velî
olabilir..."
Pîrî Sâmî Efendi Son asırda Anadolu'da yetişmiş velîlerdendir.
1848 (h. 1264) senesinde Erzincan'da doğdu. Erzincan medresesinde Arapça ve
Farsça öğrendi. İlim tahsîlini devâm ettirmek üzere İstanbul'a geldi. Fâtih
Medresesinde aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Buradaki tahsîlini tamamladıktan
sonra, müderrislik icâzetnâmesi alarak Erzincan'a döndü. O günlerde Erzurum'da
bulunduğu sırada PTT müdürlerinden İsmâil Efendi adında birisiyle tanıştı. Ona,
Abdurrahmân-ı Tâgî’nin büyüklüğünden bahsetti. Bunun üzerine İsmâil Efendi ile
birlikte "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerden Seyyid
Sıbgatullah Hizânî hazretlerinin halifelerinden, Bitlis'in Nurşin köyünde
bulunan büyük velî Abdurrahmân-ı Tâgî (Tâhî) hazretlerini ziyarete gitti. Onun
büyük bir velî olduğunu görerek, talebe oldu. İki yıl sonunda kendisine icâzet
verilerek Erzincan'a gönderildi.1912 (H. 1330) senesinde Erzincan'da vefât
etti.
Bir sohbeti sırasında buyurdu ki:
"Kimsenin kalbini kırmayınız. Herkese hürmetle muâmele
ediniz. Zîrâ karşınızdaki bir velî olabilir. Böylece onların nazarına,
himmetine kavuşursunuz. "Evliyânın nazarı ve bakışı kimyâdır"
denilmiştir. Eğer onu bunu incitmeyi huy ve tabiat edinirseniz bir gün bilmeden
Allahü teâlânın sevdiklerinden birinin kalbini kırar, üzersiniz de,
sonra perişân olursunuz. Nitekim hedîs-i kudsîde; (Ben
kalpleri kırık olanların yanındayım) buyuruldu. Bunun için
"Her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bil!" demişlerdir. Peygamber
efendimiz; (Cemâatte rahmet vardır) buyurdu.
Cemâatten birinin duâsı, dileği kabûl olursa cemâatin hepsinin birden duâsı
kabûl olur. Cemâatle namaz kılmanın hikmeti budur.”
"Allahü teâlâ, âdemoğlunun bedenini üç kısım yaptı. İnsanın
lisanı (dili) bir kısım, uzuvları, âzâları bir kısım, kalbi de bir kısımdır.
Allahü teâlâ bu kısımlardan her birine bâzı şeyler emredip, bu emirlere
uymalarını, vefâ göstermelerini istedi. Kalbin vefâsı, Allahü teâlânın tekeffül
ettiği, üzerine aldığı rızık için üzülmemesi, endişelenmemesi, kendisinde;
hîle, düzen, oyun, hased gibi kötü düşüncelerin bulunmamasıdır. Lisânın (dilin)
vefâsı, gıybet etmemesi, yalan söylememesi, dünyâsına ve âhiretine yaramayan
faydasız ve boş sözler söylememesi, böyle sözlerle vakit geçirmemesidir.
Âzâların vefâsı, âdemoğlunun âzâ ile hiçbir zaman herhangi bir günâha koşmaması
ve o âzâlar ile hiçbir kimseye eziyet vermemesidir."