Teknolojide üstün olmazsak!..
14/08/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
İlimde, fende,
teknolojide üstünlük Müslümanlarda olduğunda, beşeriyet, insanlık, rahat ve
huzur içinde yaşamıştır...
Müslüman âlimlerin
hizmetleri -5-
İlim, fen ve
teknoloji, imanlı, Allah korkusu olan insanların yani Müslümanların elinde
olursa insanlığa huzur ve mutluluk getirir. Başkalarının elinde olursa
felakete, kan ve gözyaşına sebep olur. Geçmişte ve günümüzde olduğu gibi…
İlimde, fende,
teknolojide üstünlük Müslümanlarda olduğunda, beşeriyet, insanlık, rahat ve
huzur içinde yaşamış; fakat bu üstünlük, dinsiz, imansız, sadece kendi
zevklerini ve rahatlarını düşünen, kendilerinden başkalarına hayat hakkı
tanımayan kimselerin elinde olduğu zaman, insanlık, ızdıraptan ve felaketten
kurtulamamıştır.
Eski Romalılarda,
Yunanlılarda, Avrupa’daki, Asya’daki devletlerde, fen bilgisi vardı. Fakat
Müslüman olmadıkları için Allah korkusu, şefkat ve merhamet yoktu.
Onun için bunlar, fen
ve teknikte kavuştukları nimetleri kötü yerlerde kullandılar. Bir kısmı, sanat
eserlerini zevklerde ve fuhuşlarda kullandılar. Bir kısmı da, teknik
vasıtaları, insanlara zulüm ve işkence yapmakta kullandılar. Medenî olmaları
şöyle dursun, parçalandılar, yıkıldılar, yok oldular. Şimdi de Müslüman olmayan
bazı memleketlerde, fen bilgileri ileri, teknik başarıları, ağır sanayileri göz
kamaştıracak derecede ise de, din bilgilerinden, imandan ve Allah korkusundan
mahrumdurlar. Medenilerin değil, vahşîlerin bile yapamayacakları kötülükleri
yapıyorlar.
Onun için Müslümanlar
ilimde, fende, teknolojide hep önde ve ilerde olmalıdır. Buna mecburdurlar ve
mahkûmdurlar. Böyle bir üstünlük, düşmana korku vermekte, Müslümanlara saldırma
cesaretlerini kırmakta, bir ültimatom düşmanı durdurmaya, harbin sebep olacağı
felaketlere mâni olmaya yetmektedir.
Kur’ân-ı kerîmde, Şûrâ
suresinin yirminci ayetinde, Allahü teâlâ mealen, (Bir kimse, dünya
nimetlerine kavuşmak isterse, ona istediğini veririm. Ahiret nimetlerini
isteyene de, istediğini veririm) buyurmuştur. İstemek, lâf ile olmaz.
Sebebe yapışmak, yani çalışmak lâzımdır. Allahü teâlâ, dünya nimetlerine ve
ahiret nimetlerine kavuşmak için, çalışanlara, dilediklerini vereceğini
vadediyor. Müslüman olsun, olmasın, dünya nimetlerini, beğendiğim gibi çalışan
herkese veririm buyuruyor. Avrupalılar, Amerikalılar böyle çalıştıkları için,
dünya nimetlerine kavuşuyorlar. Orta Çağ'da Müslümanlar, böyle çalıştıkları
için, medeniyet rehberi olmuşlardı. Bugün de her zamankinden daha çok çalışmak
zorundayız.
İslamiyet, bütün fen kollarında, ilim ve ahlâk üzerinde, her çeşit çalışmayı ehemmiyetle emretmektedir. Bunlara çalışmanın, farz-ı kifâye olduğu, kitaplarda yazılıdır. Hattâ, bir İslam şehrinde, fennin yeni bulduğu bir âlet, bir vâsıta yapılmayıp, bu yüzden bir Müslüman zarar görürse, o şehrin idarecilerini, âmirlerini, İslamiyet mesul tutmaktadır.