Yûnus Emre’den birkaç nasîhat
14/08/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Meşhur tasavvuf şâiri Yûnus
Emre’nin güzel bir sözü var: “Ana rahminden geldik pazara,/Bir kefen aldık
döndük mezâra.”
Yine
Yûnus Emre’nin dediği gibi: “Bu
dünyâya gelen kişi,/Âhir yine gitse gerek./Müsâfirdir, vatanına,/Bir gün sefer
etse gerek.”
Yine
Yûnus Emre demiştir ki: “İnsanoğlu
bir fener, âkıbet bir gün söner./Harâp olmuş bir kalbi ta’mîr etmektir hüner.”
Bunun tâm
şekli ise şöyledir: “Kimseye bâkî değildir mülk-i
dünyâ, sîm ü zer [gümüş ve altın],/Bir harâb olmuş kalbi ta’mîr etmektir hüner.
Buna fânî dünyâ derler, durmayıp dâim döner./Âdemoğlu bir
fenerdir, âkıbet bir gün söner!”
Bunun şu
şekli de vardır: “Mâl
ü mülke olma mağrûr, deme var mı ben gibi?/Bir muhâlif yel eser, savurur harman
gibi!/Kimseye bâkî değildir, mülk-i dünyâ sîm ü zer [gümüş ve altın],/Bir harap
olmuş kalbi ta’mîr etmektir hüner.”
Ölüm
herkese mukadder olduğu için, Yûnus Emre, nazargâh-ı
İlâhî olan gönül yıkmaktan şiddetle sakındırır:
“Bir kez gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz
değil,/Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.”
Diğer bir
rivâyeti ise şöyledir: “Eğer
bir gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz değil,/Yetmişiki millet dahî elin-yüzün
yumaz değil.”
Yûnus Emre [rahimehüllah], birçok şiirinde, gönül kırmamaya
dikkat edilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Meselâ onun tavsiyelerinden
biri de şöyledir:
“Durma kazan, ye, yedir;/Bir gönül ele
getir./Yüz Kâbe’den yeğrektir,/Bir gönül ziyâreti.”
Merhûm
Yûnus Emre şunları da söylüyor: “Elif
okuduk ötürü,/Pazar eyledik götürü,/Yaratılmışı severiz,/Yaratandan ötürü.”
O, işin
püf noktasını kendisi kavramış ve bizlere de şöyle tavsiyede bulunmuştur:
“Giderdim gönlümden kini,/Kin tutanın yoktur
dîni/Ey yârenler! Ben bu sözü,/Uludan işittim ahî.”
Onun şu
dörtlüğü de, târihte olduğu kadar, günümüz için de çok mühimdir: “Ben
gelmedim da’vî [kavga] için,/Benim işim sevi [sevgi] için,/Dostun evi
gönüllerdir,/Gönüller yapmaya geldim.”
Kalp nazargâh-ı İlâhîdir. Onun için Peygamber Efendimiz, îmândan
sonra en kıymetli işin, kalplere sürûr vermek olduğunu
(Taberânî) beyân
buyurmuşlardır.
Evliyânın, Allah dostlarının büyüklerinden olan Bâyezîd-i
Bistâmî [kuddise sirruh] de, ulaştığı yüksek mertebeye ne
ile ulaştığını soranlara, bu cevâbı vermiştir. Ya’nî “insanların
kalplerine sürûr vermekle” buyurmuştur. Hattâ kabr-i
şerîfinde [türbesinde] bu ibârenin yazılı olduğu ifâde edilmektedir.
Günümüzde, hayâtın çeşitli zorlukları ve sıkıntılarıyla karşı
karşıya olan insanlara ümîd vermek, kederlerini gidermek, onlara müsbet enerji
aşılamak son derece önemlidir.
Yûnus
Emre, şu iki dörtlüğünde de, son derece önemli husûsları vurgulamaktadır:
“Gelin tanış olalım,/İşi kolay kılalım,/Sevelim
sevilelim,/Dünyâ kimseye kalmaz.”
“Mâl sâhibi, mülk sâhibi,/Hani bunun ilk
sâhibi?/Mâl da yalan, mülk de yalan,/Var biraz da sen oyalan.”