Allah için sevmek ve Allah için sevmemek
15/02/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "İmanın temeli ve en kuvvetli alameti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir."
İman etmek, bütün insanlara lazımdır. Herkes için iman zaruridir. Muhammed aleyhisselamın söylediklerinin hepsini beğenip kalbin kabul etmesine, yani inanmasına "iman" denir... Amentüdeki altı şeye inanmak, imandır. İmanın bunlardan da önce gelen asıl iki şartı ise gayba iman ve hubb-i fillah, buğd-i fillahtır. Hubb-i fillah; Allah için sevmek, buğd-i fillah ise, Allah için sevmemektir. Bu iki şart yoksa, Amentüde bildirilen altı şarta bir kimse inansa da mümin olamaz. Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek lazımdır ve imanın alametidir. Âyet-i kerimede mealen buyuruldu ki:
(Ey iman edenler, bana ve size düşman olanları dost edinmeyin, sevmeyin!) [Mümtehine 1]
Resûlullah efendimiz (sallallahü alayhi ve sellem) de bir hadis-i şerifte mealen buyurdu ki:
(İmanın temeli ve en kuvvetli alameti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir.) [Ebu Davud]
***
Efendi hazretleri (Seyyid Abdülhakim Arvasi "kuddîse sirrûh") "otuz sene İstanbul halkına iman ve İslâmı anlattım, anlayan üçü beşi geçmedi" buyurmuşlar."Efendim, 'İman ve İslâm' kitabını bir kimse bir saatte okur ve imânı İslâmı öğrenebilir. Efendi hazretlerinin bu sözündeki hikmeti neydi acaba?" Buyurdu ki:
"Efendi hazretleri 'öğretemedim' demedi, 'anlatamadım' buyurdu. Mesela bir mümin kul hakkına inansa, ayaklarını uzatıp oturabilir mi? Hakiki manada imanı anlayan, ölümün hakikatini anlayan ayaklarını uzatıp yatamaz. Kalp kıramaz, günah işleyemez. Mektûbât'ta İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Üzerinde bir dank kul hakkı olan, bütün peygamberlerin ibâdetini yapsa, bu borcu ödemeden cennete giremez. O bakımdan, çok teferruata lüzum yok. Âmir olsun, memur olsun, erkek olsun, kadın olsun, kul hakkının bu kadar önemli olduğuna inansa ve buna hassasiyetle riayet etse, sevilen, anılan kıymetli bir insan olur. Kul hakkına riayet etmezse ne olur? Başı dünyada da âhirette de derde girer...
Mübarek Efendi hazretleri bize iki şey öğretti: Bu dünyada kim sevilir, kim sevilmez!.. İşin bütün temeli burada. Dışarıya bir çıkın, bazen bir vesile ile iftarlara, bir yerlere gidiyoruz veyahut da başka davetlere gidiyoruz. Günah konuşulmuyor, mezhepsizlik, bidat, küfür, isyan bunlar konuşuluyor. Ve bunlar çok normal olmuş, çok tabii olmuş... Günahın şefaati var, affı var, tövbesi var. Ama isyanın, bidatin yok!.."