İslâm düşmanlarının duâları kabul olmaz!
15/03/2022 Salı Köşe yazarı V.T
Müslümanların
kendileri ile alay eden kâfirleri pis ve zararlı bilmeleri lâzımdır.
Şah Gulâm Abdülazîz
Dehlevî Hindistan evliyâsının büyüklerinden Şah Veliyyullah Dehlevî
hazretlerinin oğludur. 1746 (H.1159) senesinde Delhi'de doğdu. Hindistan'da
İngiliz yönetimine karşı hürriyet meşalesini yakarak "Sirâc-ül-Hind"
lakabıyla tanındı. 1824 (H.1239) senesinde doğduğu yer olan Delhi'de vefât
etti. Nakşibendî yolunun büyüğü olan babasından ilim ve edep öğrendi, babasının
vefâtı üzerine Rahmaniyye Medresesinde ders vermeye başladı. Bir dersinde
buyurdu ki:
Bir kimsenin Müslüman olmasına alâmet, İslâm düşmanlarını tanıması, onlara
aldanmaması, sözlerini dinlememesidir. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerimde, Tevbe
sûresi yirmisekizinci âyetinde kâfirlere (Neces) yâni pis
dedi. Doksanbeşinci âyetinde de (Rics) buyurdu. Rics de pis
demektir. Bunun için, Müslümanların kendileri ile alay eden kâfirleri pis ve
zararlı bilmeleri lâzımdır. Böyle bilince, onlarla arkadaşlık yapmazlar,
sevişmezler, onlardan sakınırlar. Onlarla birlikte bulunmaktan nefret ederler.
Böyle kâfirlerle meşveret etmek, işleri onlara danışıp onların sözü ile hareket
etmek, bu din düşmanlarına kıymet vermek olur. Hem de, onları çok yükseltmek
olur. Onlardan yardım, şifâ beklemek ve hele onlar vâsıtası ile duâ ve ibâdet
etmek boşuna uğraşmaktır.
Mümin sûresinin
ellinci âyetinde ve Ra'd sûresinin ondördüncü âyetinde meâlen, (Kâfirlerin
duâları ancak dalâlettedir) buyuruldu. Yâni, İslâm düşmanlarının
duâları kabûl olmaz, hiç fayda vermez. Kâfirler, papazlar vâsıtası ile yapılan
duâları Allahü teâlâ hiçbir zaman kabul etmez. Böyle duâların Müslümanlara
faydası olmaz. Yalnız bu sûretle o dinsizlere bir kıymet verilmiş olur. Onlar,
duâ ederken, putlarını, Allahın düşmanlarını araya korlar. Onlardan duâ
beklemenin kötülüğünün çirkinliğinin nereye kadar uzandığını, Müslümanlığın
temelinden yıkılıp, kokusunun bile kalmayacağını buradan anlamalıdır.
Büyüklerden biri buyuruyor ki: (Sizden biriniz divâne olmadıkça, tâm Müslüman
olamazsınız). Burada (Divâne olmak), İslâmiyeti yaymak için
çalışmak, çabalamak ve bu arada kendi faydasını ve zararını hâtırına bile
getirmemek demektir.
Müslümanlığa dokunmasın da, her ne olursa olsun, olmayan da olmasın! Yeter ki, Müslümanlığa bir zarar olmasın! Müslümanlık demek, Allahü teâlânın ve Onun Peygamberinin râzı olduğu, beğendiği şeyler demektir. Allahü teâlânın râzı olduğu şeyden daha kıymetli ne olabilir? Allahü teâlânın Rabbimiz olmasına ve İslâmiyetin dînimiz olmasına ve Muhammed aleyhisselâmın Peygamberimiz olmasına râzı olduk, sevindik.