"Kitapların yanıyor koş!"
15/03/2024 Cuma Köşe yazarı A.U
Sultân Hasan'ın devlet adamlarından iki kişi İbrâhim Gülşenî hazretlerini
ziyârete geldiler.
Onları içeri aldı.
Hâl hatır sordu.
Sonra birine bakıp;
"Niyet ettiğin şey güzeldir, fakat buradaki malından değil, köyden
gelecek olandan ver” dedi.
Sonra öbürüne baktı.
Ve kızgın olarak;
"Niçin gusletmeden buraya geldin? Kalk git, gusül abdesti al da öyle
gel!” buyurdu.
İkisi de şaşırdılar.
Meğer birincisi; kendi yerine, hacca vekîl gönderecekmiş. Düşündüğü bir
kimsenin bu işi yapıp yapamayacağı hakkında tereddüt ediyordu. Vereceği paranın
helâlden olup olmadığında da şüphesi vardı.
Adam bu kerâmeti gördü.
Sultân Hasan'a gitti.
Ve olanları anlattı.
Sultân, İbrâhim Gülşenî hazretlerinin büyüklüğünü daha iyi
anladı ve onu memnun etmek için Kadı Hasan'la bâzı hediyeler gönderdi.
Kadı Hasan geldi.
Hediyeleri arz etti.
Ancak büyük velî, hediyeleri kabul etmedi.
Kadı, kabul etmesi için ısrâr ediyordu ki;
"Kadı Efendi! Isrârı bırak da çabuk evine koş, kitapların
yanıyor!" buyurdu.
Kadı hızla eve koştu.
Gördü ki, ev yanıyor.
Su döküp söndürdü.
Meğer mangaldan sıçrayan ateşle kütüphânesi yanmaya başlamış.
Az gecikseydi evi de yanacaktı.
Kitapları da...