“Sâlih kimse cesur, hâin korkak olur...”
15/03/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“Yâ ilâhî! Senden haber veren dile, sana delâlet eden ilimlere bakan göze
azap etme!"
Ebü’l-Ferec İbni Cevzî hazretleri tefsîr, hadîs,
târih ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 511 (m. 1120) senesinde
Bağdad’da doğdu. Çok sayıda âlimden ders okudu. 597 (m. 1201)
senesinde vefat etti.
Şöyle anlatılır: “Peygamber efendimizin (sallallahü
aleyhi ve sellem) hadîs-i şerîflerini yazdığı kalemleri açarken çıkan küçük
yonga parçacıklarını topladı ve 'Ben ölünce, beni yıkayacağınız suyu bunlarla
ısıtınız' diye vasiyet etti. İbn-i Cevzî hazretlerinin vasiyeti yerine
getirildi. Yonga parçacıkları suyun ısınmasına yettiği gibi, bir miktar da arttı.”
Bağdad’da Ehl-i sünnet ile bid’at fırkaları arasında
mücâdele çıktı. Hangi tarafın haklı olduğu hakkındaki konuşma uzadı. İki taraf
da İbn-i Cevzî’nin cevâbına râzı olup, hükmünü, geçmişi kapatacak bir belge
olarak kabûl edeceklerdi, içlerinden birisi İbn-i Cevzî’ye, “Âlemlere rahmet
olarak gönderilen Resûlullahtan sonra, insanların, yani ümmetin en üstünü
kimdir?” diye sordu. İbn-i Cevzî hiç düşünmeden, “Kızı, O’nun nikâhı altında
bulunandır” dedi. İki taraf da bu söze râzı oldular. Çünkü Hazreti Ebû Bekr’in
kızı, Peygamber efendimizin nikâhı altında ve Resûlullah efendimizin kızı da
Hazreti Ali’nin nikâhı altında idi. Bu cevâbı her iki taraf da kendilerine
çektiler.
Bir gün birisi “(Yâ Rabbî, seni tesbîh ederim)
mi, efdaldir, yoksa (Yâ Rabbî, senden bağışlanmayı dilerim) mi efdaldir?” diye
sorunca, İbn-i Cevzî hazretleri, “Kirli elbisenin sabuna ihtiyâcı vardır,
kokuya değil” buyurdular. (Yanî önce istiğfar, sonra tesbîh etmelidir.)
Bir gün münâcaatında buyurdu ki: “Yâ ilâhî! Senden
haber veren dile azâb etme! Sana delâlet eden ilimlere bakan göze de azâb etme!
Senin hizmetinde yürüyen ayağa, Resûlünün hadîslerini yazan ele de azâb etme!
İzzetin hakkı için beni Cehenneme atma! Cehennem ehli de, dünyâ da biliyordu
ki, ben senin dînini muhafaza etmeye çalıştım. Yâ Rabbî! Senin için dökülen
gözyaşlarına rahmet et! Sana kavuşamadığı için yanan ciğere rahmet et! Sana
karşı âcizim, yalvarırım.”
İbn-i Cevzî hazretleri buyurdu ki:
“Kim kanâat ederse, geçimi iyi olur. Kim
tamah ederse (dünyâ lezzetlerini haram yollardan ararsa), geçim sıkıntısı
çeker.”
“Hâin korkak, sâlih kimse cesur olur.”
“İyi niyetle mal kazanmak, mal kazanmamaktan iyidir.”
“Dünyâ arzuları olmayan kimsenin, sultanlarla
görüşmesinde zarar yoktur.”
