Kur’ân-ı kerîmi okuma adabı...
15/04/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Kur’ân-ı kerîmi okuyunuz ve ağlayınız. Eğer
ağlayamazsanız, ağlamaya çalışınız!
İmâm-ı Şu’le hazretleri Hanbelî mezhebi kırâat ve fıkıh
âlimlerinden olup 623 (m. 1226)’da 656 (m. 1258)’de Musul’da vefât
etti. Bir dersinde “Kur’ân-ı kerîmi okuma adabı” hakkında şunları anlattı:
Kur’ân-ı kerîm okuyan kimse abdestli olmalı, kıbleye karşı
yönelmeli, bağdaş kurarak oturmamalı, bir yere yaslanmamalı, kibirli
bulunmamalı, başı öne eğmeli, namazda oturuyormuş gibi oturmalıdır. En
faziletli olan Kur’ân-ı kerîm okunması, namazda ve mescidde okunan Kur’ân-ı
kerîmdir. Hazreti Ali (radıyallahü teâlâ anh) buyurdu ki:
“Kim Kur’ân-ı kerîmi namazda ayakta olarak okursa, her
harfine elli sevap verilir. Kim namazın dışında abdestli olarak okursa,
yirmibeş sevap, kim de ezbere fakat abdestsiz okursa, on sevap verilir.”
Kur’ân-ı kerîmi hatmederken riâyet edilecek en güzel düstûr,
Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) düstûrudur. Resûl-i ekrem
bir hadîs-i şerîfte; “Kim, Kur’ân-ı kerîmi üç günden daha az zamanda
okursa, o, Kur’ân-ı kerîmi anlamaz” buyurdu. Çünkü üç günden evvel hatim
yapılırsa, Kur’ân-ı kerîmin tertîli (tecvîd üzere okunması) kaybolur. Bu
sebeble, Eshâb-ı kirâmın bir kısmı, Kur’ân-ı kerîmi bir haftada hatmederlerdi.
Hazreti Osman, Zeyd bin Sabit, İbn-i Mes’ûd, Übey bin Ka’b bu Sahâbilerdendir.
Bunlar, Kur’ân-ı kerîmi yedi bölüme ayırmışlardır. Birinci bölüm; Bekâra’dan
En’âm’a kadar, ikinci bölüm; En’âm’dan Yûsuf sûresine kadar, üçüncü bölüm;
Yûsuf sûresinden Tâhâ sûresine kadar, dördüncü bölüm; Tâhâ sûresinden Ankebût
sûresine kadar, beşinci bölüm; Ankebût’tan Zümer sûresine kadar, altıncı bölüm;
Zümer’den Vâkıa sûresine kadar, yedinci bölüm de, Vâkıa’dan Kur’ân-ı kerîmin
sonuna kadar idi.
Onlar, Kur’ân-ı kerîme cuma gecesi başlar, perşembe gecesi
bitirirlerdi. Kur’ân-ı kerîmi tertîl ile yavaş ve güzel, (tecvîde uygun)
okumalıdır. Bu, tefekküre vesîledir. Tefekkür ise, tazim ve hürmete vesile
olur. İbn-i Abbâs (radıyallahü teâlâ anhüma) buyurdu ki: “Bekâra ve Âl-i İmrân
sûrelerini, tertil ile ve düşünerek okumam, tertîle riâyet etmeden bütün
Kur’ân-ı kerîmi okumamdan daha hayırlıdır.”
Kur’ân-ı kerîmi ağlayarak okumalıdır. Böyle okumak
müstehabdır. Resûlullah efendimiz bir hadîs-i şerîfte; “Kur’ân-ı kerîmi
okuyunuz ve ağlayınız. Eğer ağlayamazsanız, ağlamaya çalışınız” buyurdu.
Sâlih el-Mürrî şöyle anlattı: “Bir gece rüyâmda,
Resûlullahın huzûrunda Kur’ân-ı kerîmi hatim ettim. Resûlullah bana, “Ey Sâlih!
Kur’ân-ı kerîmi okudun, fakat gözyaşın hani?” buyurdular.