"Mümin, hep belalarla baş başadır!.."
15/05/2020 Cuma Köşe yazarı V.T
"Mümin, mütemadiyen rüzgârın eğici tesirine maruz bir bitkiye
benzer."
Ahmed İbn-i Cevsâ hazretleri hadis hafızıdır. 230 (844)’de Şam’da doğdu.
Mısır ve Şam âlimlerinden hadis rivayet etti. Kendisinden Taberânî, Hâkim
el-Kebîr ve İbn-i Hibbân gibi hadis hafızları rivayette bulundular. İbn-i
Cevsâ, 320'de (m. 932) vefat etti. Ebu Hüreyre’den “radıyallahü anh” şu hadis-i
şerifleri rivâyet eder:
Ebu Hüreyre “radıyallahü anh” dedi ki: “Yâ Resûlallah, kıyamet
günü senin şefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?" diye sordum.
Bana "Hadise karşı sende olan aşkı görünce, bu hususta senden önce
bana bir başkasının sualde bulunmayacağını tahmin etmiştim" buyurduktan
sonra şu cevabı verdi: "Kıyamet günü benim şefaatimle en ziyade saadete
erecek olan kimse, samimi olarak ve içinden gelerek 'La ilahe
illallah' diyen kimsedir."
Resûl-i ekrem efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki:
"Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı her bir hayır en az
on mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah
da sadece misliyle yazılır. Bu hâl, Allaha kavuşuncaya kadar böyle devam
eder."
"Muhammed'in nefsini kudret eliyle tutan zata yemin ederim ki, bu
ümmetten her kim -Yahudi olsun, Hristiyan olsun- beni işitir, sonra da bana
gönderilenlere inanmadan ölecek olursa mutlaka cehennem ehlinden
olacaktır."
"İman, yetmiş küsur -bir rivayette de altmış küsur- şubedir.
Hayâ imandan bir şubedir." Bir rivayette şu ziyade vardır:
"Bu şubelerden en üstünü 'La ilfihe illallah' sözüdür, en aşağı
mertebede olanı da yolda bulunan rahatsız edici bir şeyi kenara çıkarmaktır."
“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği
kimsedir. Mümin de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette
bildikleri kimsedir."
"Mümin, mütemadiyen rüzgârın eğici tesirine maruz bir bitkiye benzer.
Mümin, devamlı belalarla baş başadır. Münafığın misali de çam ağacıdır. Kesilip
kaldırılıncaya kadar hiç ırgalanmaz."
"İslam garip olarak başladı, tekrar başladığı gibi
garip hâle dönecektir. Gariblere ne mutlu!"
"Benim misalimle sizin misaliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mâni olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmememiz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe koşuyorsunuz."