Belh şehrinde dünyaya gelir.
15/08/2022 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
İslam dini insanları
hiçbir zaman yapamayacakları işlere zorlamamıştır.
Sual: Bütün milletler,
devletler, suç işleme oranlarını düşürmek veya yok etmek için uğraşıyor.
Hâlbuki İslamiyet bunun kurallarını bildirmemiş midir?
Cevap: Bu konuda bir
diplomat, bir misyoner ve sosyal meselelerle meşgul olmuş bir ilim ve din adamı
olan Alman Muhammed Emin Hobohn, İslamiyeti seçmesi hakkındaki görüşlerini
şöyle anlatmaktadır:
“İslam dininin
Avrupalılar tarafından seçilmesinin bir sebebi de, ibadet şeklidir. Namaz,
insanlara daima zamanında iş yapmayı, oruç ise, iradesini kuvvetlendirmeyi
öğretir. Hayatta başarı için; “Zamanında iş yapmak ve iradesine hâkim
olmak” kadar ehemmiyetli başka ne vardır? Büyük adamlar ancak bu iki
amil sayesinde muvaffak olmuşlardır.
Şimdi, İslam dininin
en güzel bir noktasına geliyorum: İslamiyet insanlara ahlaki ve insani
hususları gayet mantıki bir tarzda öğretirken, onları hiçbir zaman
yapamayacakları işlere zorlamamıştır. Aksine, onlara iyi ve rahat yaşamak için
birçok imkânlar tanımıştır. Allahü teâlâ, insanların rahat ve mesut yaşamasını
istemektedir. Bunun için, insanların günah işlememesini emreder. Müslümanlar,
kendilerinin daima Allahü teâlânın huzurunda olduklarına inanır. Günah
işlememeye çalışırlar. Gerek diğer dinlerde ve gerek Avrupa’da kurulan
nizamlarda, bu kadar güzel, bu kadar faydalı bir kaide, kural yoktur.”
Sual: Fakir
zannedilerek zekât verilen kimsenin daha sonra zengin olduğu anlaşılsa, zekâtı
yeniden mi vermek gerekir?
Cevap: Zekât
verilebileceğini soruşturup anlayarak, zekâtını verdikten sonra, bunun zengin
veya zimmi olan kâfir veya ana, baba, evlat veya kendi zevcesi olduğu
anlaşılsa, zararı olmaz. Yani kabul olur. Nehr-ül-Fâikda deniyor ki:
“Zekât verilecek olan
kimse, fakirler arasında bulunuyor ve onlar gibi ise yahut fakir olduğunu
söyleyip, zekât istemiş ise, bu kimsenin zekât almaya hakkı olup olmadığını
araştırmaya lüzum yoktur. Buna zekât verince, soruşturarak, araştırarak vermiş
sayılır.”
Sual: Kazaya kalan
namaz borcu olanların nafile olarak kıldıkları namazları ve kazaya kalan oruç
borçları olanların nafile olarak tuttukları oruçları kabul olmaz mı?
Cevap: Farz borcu olanların nafilelerinin kabul olmayacağı, hazret-i Ali’nin haber verdiği hadis-i şerifte açıkça bildirilmiştir.