Resulullahı ve evliya zatları vesile ederek dua etmek...
15/09/2019 Pazar Köşe yazarı S.K
Müslümanlar, Resulullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” ve evliya zatları
vesile ederek dua etmişler böylece niceleri muratlarına kavuşmuşlardır.
Müslümanlar, Resulullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” ve evliya zatları
vesile ederek, onların hatırına, hürmetine diyerek dua etmişler, Allahü tealaya
yalvarmışlar, nice kimseler böyle muratlarına kavuşmuşlardır. Buna tevessül
denir. Mezhepsizler, itikadı bozuk kimseler tevessülü kabul etmezler...
Kilisli Mustafâ Işkî efendi “rahimehullahü teâlâ” (Mevârid-i Mecîdiyye)
târîh kitâbında diyor ki: 1841 senesinde çok sıkıntı çektim. İstanbul’a gitmeyi
düşündüm. (Regaib) gecesinde, Ravda-i Mutahhara’nın bir köşesinde
oturdum. Resulullahtan “sallallahü aleyhi ve sellem” izin istemek için,
gönlümü Hücre-i saadete bağladım. Uyumuşum. Rüyada bir ses, üç
kere (İstanbula git. Mustafâ Paşa'ya misafir ol!) dedi.
Eve gittim. Çoluk çocuğa veda edip yola çıktım. İskenderiye şehrine kadar
yürüdüm. Vapur param yoktu. Çok sıkıldım. Peygamber Efendimizi öven çok
kıymetli bir şiir olan (Kasîde-i bürde) yazarı olan İmâm-ı Busayrî
hazretlerinin türbesine gittim. Bu zatı vesîle ederek Cenâb-ı Haktan
yardım diledim. Dışarı çıkınca, birisi ile karşılaştım. (Efendim, Osmanlı
devlet adamlarından Said Muhib Efendi yola çıktığınızı işitip, sizi görmekle
şereflenmek istiyor) dedi.
Konağa gittik. Muhib Efendi, büyük bir nezâket ile karşıladı. (Kabul
buyurursanız, vapurla İstanbul’a birlikte gidelim) dedi...
Vapurla İstanbul’a geldik. Cuma günü idi. Hâlid bin Zeyd hazretlerini
“radıyallahü teâlâ anh” ziyaret edip, onu vesile ederek Allahü tealaya
yalvardım. Cuma namazını kıldıktan sonra, bilmediğim birisi, "Bendeniz,
Harbiye Nâzırı olan Mustafa Nuri Paşa'nın adamıyım. Sizi bulmayı
emretti" dedi.
Mustafa Paşa'nın manevi bir işaret aldığını düşündüm. Görüşünce, büyük bir
edep ile karşıladı ve bir odaya yerleştirdi... Ertesi gün, şeyh
Abdülkadir Mevlevî tekkesine gittim. Biri gelip edep ile tanıştı. Akşam,
Mustafa Paşa'ya böyle birisi ile tanıştığımı anlattım. (Yüce
padişahımız, bugün orasını şereflendirdiler. Kendileri Mekke-i mükerreme
ve Medine-i münevverede bulunan Müslümanları çok sever ve sayarlar. Soran
kimsenin padişahımız efendimiz tarafından gönderilmiş olmasını sanırım) buyurdu.
Padişahımızı görmek için Beylerbeyi Cami-i şerifindeki Selamlık merasimine
gittim. Padişahımız bu âşık fakiri görünce, atını durdurdu ve Mustafa Nuri
Paşa'yı gönderdi. Paşa gelip, (Işkî efendi! Padişahımız selam söylediler!
Size üç yüz kuruş maaş irade buyurdular.) dedi...
Birkaç ay sonra, Medine-i münevvereye döndüm. Çoluk çocuğumu rahat ve
sevinç içinde buldum. Meğer, Padişah Abdülmecid Han, benim adım ile, çoluk
çocuğuma üç bin kuruş göndermiş...