Gıybet, kanser gibidir!..
15/09/2021 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Gıybet ve iftira
söylemek, büyük günâh olduğu gibi, bunları dinlemek de haramdır. Söyleyen ve
dinleyen, Cehennem ateşinde yanacaktır.
Dilimizin âfetleri
-11-
Gıybet, din kardeşinin
ve hatta bir zimmînin [gayrimüslim vatandaşın] işitince üzüleceği bir kusurunu
arkasından söylemektir. Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” der ki:
Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” buyurdu:
(Gıybetin ne olduğunu
bilir misiniz?) Allah ve Resûlü daha iyi bilir dediler.
(Din kardeşini,
hoşlanmadığı bir şeyle anmandır) buyurdu. O din kardeşimde,
söylediğim şey varsa denildiğinde:
(Eğer söylediğin onda
varsa, onu gıybet etmiş olursun. Söylediğin onda yoksa, ona iftira etmiş
olursun) buyurdu
Gıybet ve iftira
söylemek, büyük günâh olduğu gibi, bunları dinlemek de haramdır. Söyleyen ve
dinleyen, Cehennem ateşinde yanacaktır. Söyleyeni susturmalı, susturamaz ise,
oradan kalkıp gitmelidir. Ve bunlar için hayır dua etmelidir.
Gıybet harâmdır.
Dinleyen, o kimseyi tanımıyorsa, gıybet olmaz. Bedeninde, nesebinde,
ahlâkında, işinde, sözünde, dîninde, dünyasında, hatta elbisesinde bulunan bir
kusûr, arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur.
Bir Müslümanın günahı
ve kusûru söylendikte, hâfızların, din adamlarının, "Elhamdülillâh biz
böyle değiliz" demeleri, gıybetin en kötüsü olur.
Birisinden
bahsedilirken, “Elhamdülillâh, Allah, bizi hayâsız yapmadı” gibi, onu
kötülemek, çok çirkin gıybet olur. Falanca kimse çok iyidir, ibâdette şu kusuru
olmasa, dahâ iyi olurdu demek, gıybet olur.
Gıybet, Kur'ân-ı
kerîmde, ölü kardeşinin etini yemeye benzetilmiştir. Hucûrat sûresi 12. âyet-i
kerîmesinde meâlen buyuruldu ki:
(...Birbirinizin
kusûrunu araştırmayın. Biriniz, diğerinizi gıybet etmesin. Ölmüş kardeşinizin
etini yemek, sizden birinizin hoşuna gider mi? Siz tabii bundan tiksinirsiniz!
O hâlde Allah'tan korkun!)
Yeni defnedilen iki
ölü için Resûlullah Efendimiz buyurdu ki:
(Şimdi onların
kabirleri ateşle dolduruldu, azap içindedirler. Feryatlarını insan ve cinden
başka her mahlûk işitti. Eğer gizleyebilseydiniz, benim işittiklerimi siz de
işitirdiniz. Bunlardan biri, idrardan sakınmazdı, öteki de, insan eti
yerdi [gıybet ederdi]).
Şu altı kişinin
kusurlarını, ayıplarını arkasından söylemek, gıybet olmaz: Ona acıdığı
için söylemek, ona mâni olunması için söylemek, fetvâ almak için söylemek,
Müslümanları onun şerrinden korumak için söylemek. O kusur, ona isim olmuş ise,
onu bu isim ile tanıtmak mecburiyetinde olmak. Âşikâre, herkesçe bilinen
fıskı, bid'ati ve zulmü söylemek...
Gıybet, üç türlüdür:
Birincisinde, ben gıybet etmedim, onda bulunan şeyi söyledim, der. Böyle
söylemek, küfür olur. Çünkü, harâma, helâl demiş olur.
İkincisinde, gıybet
olunana duyurmaktır. Büyük haram olur. Tevbe etmekle af edilmez. Onunla
helâlleşmek de lâzım olur.
Üçüncüsünde, gıybet olunanın bundan haberi olmaz. Tevbe ve istiğfar etmekle ve ona hayır dua etmekle af olur.