Müslümanlar, ulaştıkları her yere huzur götürmüştür...
15/09/2024 Pazar Köşe yazarı S.K
Müslümanlar, fethettikleri her yerde Müslim ve gayrimüslim tebaaya çok âdil davranıp, bütün işlerinde adaletle hareket ettiler.
Medeniyetleri, milletlerin hayat tarzlarını, geçmişten
bugüne bıraktıklarıyla mukayese etmek mümkündür. Tarih, hem altın sayfalarıyla
hem de karanlık zulüm sahneleri ile beşeriyete büyük bir ibret hazinesidir.
Bizim medeniyetimiz, İslam medeniyetidir ve bir
faziletler medeniyetidir. Çünkü bizim medeniyetimizin temelinde iman, ibadet ve
ahlâk vardır. Yani, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnet-i
seniyyesine uymak, ona tâbi olmak gayreti vardır...
Bu yüzden Müslümanlar, fethettikleri her yerde Müslim
ve gayrimüslim tebaaya çok âdil davranıp, bütün işlerinde adaletle hareket
ettiler. Gittikleri yerlerdeki insanlar, “Bu Müslümanlar ne iyi insanlar”
dediler. Her tarafta Müslüman olanların sayısı arttı. Arabistan Yarımadası
denilen yerden hareket eden Müslümanlar, Atlantik Okyanusu'ndan Amur Nehri'ne
kadar geniş bir alanda çok büyük, yüksek bir medeniyet
kurdular. Müslümanlar harpleri kazanınca, aldıkları memleketlerin halkına
büyük adalet, şefkat ve merhamet gösterdiler, zulüm ve katliamdan son derece
sakındılar... Doğuda ve batıda milyonlarca gayrimüslim, Müslüman oldu.
Müslümanlar doğuda ve batıda fetihlere girişti. Afrika’da bütün Berberîler
Müslüman oldu. Musevi, Hristiyan ve ateşperestlere gösterilen yapıcı ve güzel
siyaset karşısında, onların arasında İslâmiyet geniş ölçüde yayıldı. Hak ve
adâletin yayılmasında ve zulmün kalkmasında çok hizmet ettiler.
Müslümanlar, fethettikleri memleketleri, her biri
şefkat ve merhamet müessesesi olan vakıf eserleriyle
donattılar. İslamiyet’te ilk vakıf, Sevgili Peygamberimiz Muhammed
aleyhisselâm tarafından Hicret’in üçüncü senesinde Medîne-i münevverede
kuruldu. Peygamber efendimiz, kendi mülkü olan yedi hurmalığı Müslümanlığı
koruma maksadıyla vakfetti. Peygamber efendimizin sünnetine tâbi olan Hulefâ-i
râşidîn ve diğer Eshâb-ı kirâm da (radıyallahü teâlâ anhüm) vakıflar yaptılar.
Emeviler ve Abbasiler zamanında vakıf müessesesinde
büyük gelişmeler oldu. Orta Asya’dan Atlas Okyanusuna kadar her tarafta
câmiler, ribatlar, kervansaraylar, medreseler, tekkeler, mektepler, köprüler,
yollar, hastaneler, imaretler gibi pek çok hayırlar yapılarak vakfedildi. Büyük
Selçuklular zamanında Müslümanlar tarafından vakıf kurma işleri daha da
hızlandı.
Anadolu Selçukluları, Dânişmendliler,
Gazneliler, Atabegler, Eyyûbîler ile, Hindistan, Afganistan ve diğer Müslüman
ve Türk devletlerinde ve Osmanlılar zamanında birçok vakıf kuruldu. Böylece
insanlara her alanda büyük hizmetler yapıldı.