"Başını secdeden kaldır!"
15/10/2021 Cuma Köşe yazarı A.U
Mahşer halkı, hesâbın
başlaması için Efendimize yalvarırlar.
Efendimiz, onlara;
"Rabbim izin
verirse ben şefâat ederim” buyurur.
Sonra Arş-ı âlâya
varır.
Ve bir secdeye
kapanır.
Bin sene secdede
kalır.
Çoklarının, haramdan
kazandıkları mallar, boyunlarında birer dağ gibi (halka) olur.
Ağlayıp inlerler!
Zekâtı verilmeyen
mallar, koca bir (yılan) olup sâhiplerinin boyunlarına dolanır.
"Bu nedir?"
derler.
"Bunlar, dünyâda
zekâtını vermediğiniz mallardır” denir.
Bâzılarının avret
mahallerinden kan, irin ve cerahat akar. Üstelik, pis kokuları vardır!
Bunlar da (zinâ)
edicilerdir.
Kiminin dili böğrüne
sarkmıştır.
Bunlar da (iftirâ)
edenlerdir.
Hak teâlâ, Efendimize;
"Yâ Muhammed!
Başını secdeden kaldır ve şefâat eyle, kabûl olunur” buyurur.
Efendimiz, bu hitâbı
işitir.
Başını secdeden
kaldırıp;
"Yâ ilâhî!
Kulların arasından iyi ve kötüleri ayır ki, bu azâba tahammülleri kalmadı" der.
Duâsı kabûl olur.
Ve Mîzan kurulur.
Ehl-i mahşer
izdihamdan kurtulur.
Ama bu çileler, Cehennem azâbı yanında, denizde damla bile değildir!..