Resûlullah efendimiz Eshâbı ile şakalaşırdı
15/10/2024 Salı Köşe yazarı V.T
Mîzâh (latîfe, şaka
yapmak), Resûlullah efendimizin sünnetlerindendir...
Tâcüddîn bin Zekeriyyâ hazretleri meşhûr velîlerdendir. Hâce Muhammed Bâkîbillah hazretlerinin en yüksek talebelerindendir. Hindistan'da doğdu. Delhi'nin yakın köylerinde bulunan Şeyhullah Bahş (Şeyh İlâh-bahş) hazretlerinin sohbetlerine devam etti. O büyük zâtın hizmet ve sohbetinde uzun müddet kalıp icâzet aldı. Onun vefatından sonra, o günlerde Delhi'yi teşrîf eden Muhammed Bâkîbillah'ın sohbet ve terbiyesine kavuşmak için şerefli huzûruna koştu. Muhammed Bâkîbillah'ın husûsî sohbetlerinde, celîsi, birlikte oturanı ve enîsi, sohbet arkadaşı idi. Hâce Muhammed Bâkîbillah vefât edince, Hindistan’ı terk edip Mekke-i mükerremeye gitti. 1641 (H.1050) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti...
Talebelerinden
biri şöyle anlatır: "Bir defâsında hocamızla bir yerde oturuyorduk. O,
feyiz saçılan ağızlarından sanki inci ve mercan dökülüyor, tasavvufa âit ince
mârifetlerden, yüksek hakîkatlerden anlatıyordu. Bâzen de, talebelerin
dikkatlerinin dağılmaması ve usanmamaları için, arada bir latîfe ve şaka
yapıyordu. Talebelerden birinin gönlünden; 'Böyle yüksek bir zâtın, böyle
latîfe ve şaka ile de meşgûl olması münâsib değildir' diye geçti. Allahü
teâlânın izni ile, kerâmet olarak o talebenin kalbinden geçenleri anlayan
Tâcüddîn hazretleri buyurdu ki:
-Mîzâh
(latîfe, şaka yapmak), Resûlullah efendimizin sünnetlerindendir. Çünkü O, aşırı
olmamak ve yalan olmamak şartı ile Eshâb-ı kirâm ile şakalaşırdı...
Bunun
üzerine, kalbine öyle düşünceler gelen talebe, düşüncelerinde hatâlı olduğunu,
hocasının yaptığının uygunsuz olmadığını anlıyarak, o hâline tövbe etti.
Rivâyet
edilir ki: Tâcüddîn hazretleri, bir zaman sefere gitmişti. Gittikleri yerde
talebeleri ile oturmuş sohbet ederken oraya biri geldi. Şeyh Tâcüddîn'in elini
öptü. O ise bu gelen kimseyi hiç tanımıyordu. Gelen kimse; "Efendim! Ben
cinlerdenim. Burası bizim kaldığımız yerdir. Sizin talebeniz olmak, feyiz ve
bereketlerinizden istifâde etmek istiyorum. Sizin gibi yüksek zâtları pek
görmedik. Bunun için sizi çok sevdik" dedi. Cinnin bu sözlerini dinleyen
Şeyh Tâcüddîn onun arzusunu kabûl edip, sohbetlerinde bulunabileceğini, böylece
arzu ettiklerine kavuşacağını bildirdi. Cin sevinerek oradan ayrıldı...
Daha sonraki sohbetlere bu cin gelir, o büyük zâtı dinlerdi.
Bu cinnîyi, Tâcüddîn hazretlerinden başkası görmezdi.