"Bu arslan nedir?"

15/11/2019 Cuma Köşe yazarı A.U

Resûl-i Ekrem Efendimiz, mîrâc-ı şerîfe çıktıkları zaman dördüncü gökte bir “arslan” gördü ki, azameti ve heybeti dille anlatılamaz!

Merak etmişlerdi.

Hazret-i Cibrîl’e;

"Yâ kardeşim Cebrâil, bu arslan nedir?" diye sordular.

O da arz etti ki:

"Yâ Resûlallah, yabancı değildir. Hazret-i Alî'nin rûhâniyetleridir. Mübârek parmağınızdan yüzüğünüzü çıkarıp ağzına atın.”

Efendimiz;

"Peki" buyurdular.

Yüzüklerini çıkardılar.

Ve arslana doğru attılar.

Arslan, tevâzû ve hürmet gösterip yüzüğü ağzıyla aldı.

Efendimiz, mîrâctan indi.

Eshâbının arasına geldi.

Ve mîrâcını onlara bildirdi.

Dördüncü gökte gördükleri o "arslan"ın vasfını anlatıyordu ki, o anda Hazret-i Alî, Resûlullahın mübârek yüzüğünü ağzından çıkardı.

Avucuna aldı.

Edeple huzûrlarına vardı.

Ve Efendimize takdîm etti.

Bütün Eshâb-ı güzîn Hazret-i Alî'nin bu kerâmetini görünce kendisine hayran oldular...

● ● ●

Sa'd bin Ebî Vakkâs hazretleri anlatır:

Bir gün Hazret-i Muâviye (radıyallahü anh) bana sordu ki:

"Alî'yi sever misin?"

"Elbet severim" dedim.

"Niçin?" diye sordu.

Ben de cevaben;

“Onu nasıl sevmem ki, Resûlullah Efendimiz, bir gün Hazret-i Alî'ye, (Yâ Alî, sen bana; Hârun'un Mûsâ'ya yakınlığı gibisin) buyurmuşlardı" dedim