Ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız?
15/11/2020 Pazar Köşe yazarı S.K
Nefsi ve şeytanı sevindirmeye ve Allahü teâlânın rızasından mahrum kalmaya
daha ne kadar devam edeceğiz?..
Büyük âlim ve veli İmam-ı Rabbani hazretleri sevdiklerinden birisine,
aslında hepimize yazdığı Mektubat kitabının ikinci cilt seksen
dokuzuncu mektubunda şöyle buyuruyor:
Kıymetli ve merhametli efendim! Kazanç zamanı geçip gidiyor. Her geçen an,
ömrümüzü azaltmakta, ecel zamanını yaklaştırmaktadır. Bugün aklımızı başımıza
toplamazsak, yarın âh etmekten ve pişmanlıktan başka elimize bir şey geçmez. Bu
birkaç günlük sağlık zamanında, parlak dîne uygun yaşamaya çalışmalıyız! Ancak
böylece kurtulmamız umulur. Dünya hayatı, iş yapacak zamandır. Keyif yapacak,
eğlenecek zaman ileride[ahirette] gelmektedir. Orada, dünyada yapılan işlerin
karşılığı ele geçecektir. İş zamanını eğlence ile geçirmek, çiftçinin tohum
ekmemesi ve mahsul almaması gibidir. Daha uzatarak başınızı ağrıtmaktan
çekiniyorum.
İmam-ı Rabbani hazretlerinin oğlu Muhammed Masum Faruki hazretleri de,
sevdiklerinden birisine yazdığı Mektubat’ kitabının birinci
cilt altmış beşinci mektubunda şöyle buyuruyor:
Yavrum! Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli
olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor. Erzel-i
ömür [başkalarına muhtaç olunan sıkıntılı dönem] olan ihtiyarlık
yaklaşıyor. Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzumlu iş olan, ma’rifetullahı kazanmayı,
hayâl olan erzel-i ömre bırakıyorsun. En şerefli olan
zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan, nefsin arzularına kavuşmak için sarf
ediyorsun. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Yarına yaparım,
yarına yaparım diyenler, aldandı) buyurdu.
Allahü teâlâ, insanları ve cinleri (ma’rifetullah)a ve Allahü teâlâyı tanımak ve Onun rızasına, sevgisine kavuşmak için yarattı. Nefislerimizin arzuları peşinde koşan biz ahmaklar, ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız? Ne zamana kadar, bu nimetten mahrum kalacağız? Nefsi ve şeytanı sevindirmeye ve Allahü teâlânın rızasından mahrum kalmaya ne kadar devam edeceğiz? Dünya lezzetleri nefsin arzularıdır. İnsanın, Allahü teâlânın marifetine kavuşmasına mâni olan en kuvvetli düşman da, nefsin arzularıdır. Bu arzular bitmez ve tükenmez. Hepsi de çok zararlıdır. (Maksudun, mabudundur) sözü meşhurdur. (Nefislerinin arzularını ilah edinenleri görmedin mi?) ayet-i kerimesi, bu sözümüzün vesikasıdır. [Allahü teâlâ, dünya lezzetlerini yasak etmedi. Bunların, azgınca, taşkınca, zararlı olarak kullanılmasını yasak etti.]