Ehl-i sünnet âlimleri vesiledir
15/11/2021 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Kur'ân-ı kerîmde
meâlen buyuruldu ki: "Bana yaklaşmak için, vesile arayınız!"
Sual: Kur’ân-ı
kerimde; (Bana yaklaşmak için, vesile arayınız!) buyuruluyor. Buradaki
vesileden maksat, murat nedir, ne anlamamız gerekir?
Cevap: Allahü teâlâ,
Mâide suresinin 35. âyetinde meâlen buyuruyor ki: (Bana yaklaşmak için,
vesile arayınız!)
Meâlen demek, İslam
âlimlerinin anladıklarına göre demektir. Vehhabiler; “Vesile, sebep,
ibadetlerdir. Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için farz ve nafile
ibadetleri yapmak lazımdır. Tarikate girmek, bir şeyhin eteklerine yapışmak,
ölülere, dirilere yalvarmak, insanı Allaha yaklaştırmaz, bilakis uzaklaştırır”
diyorlar. Ehl-i sünnet âlimleri ise buyuruyorlar ki:
“Evet, vesile, sebep,
ibadetleri yapmaktır. Fakat, sahih, doğru, halis olan ibadetler, vesile olur.
İbadetlerinin sahih olması için, doğru iman, temiz ahlak sahibi olmak ve
şartlarına uygun yapmak lazımdır. Mesela, namazın sahih olması için, abdest
almak, kullanılan suyun temiz olması, namazı vaktinde kılmak ve kıbleye karşı
kılmak, namazdaki âyetleri, tesbihleri ve duaları doğru okumak ve daha nice
şartları, vesileleri bilmek ve yapmak lazımdır. Her ibadetin de böyle şartları,
vesileleri vardır. Bunlar, senelerce çalışarak öğrenilir. Bunlar düşünmekle,
rüya ile öğrenilemez. Bunlara inanan, bilen ve yapan âlimlerden işiterek veya
kitaplarını okuyarak öğrenilir. Fen bilgileri de, profesörlerden uzun zamanda
öğrenilmektedir. Böyle imanlı, kalbi temiz, doğru din âlimlerine müderris,
muallim ve mürşid denir. Mürşid demek, su üstünde yürüyen, havada uçan,
kaybolan şeyleri bilen, okuyup, üfleyerek hastalara şifa veren kimse demek
değildir. Ahkâm-ı islâmiyyeyi, yani kalb, ruh ve beden ile yapılan ibadetleri
bilen, yapan ve başkalarına da öğreten Ehl-i sünnet âlimi demektir. Her
Müslümanın, Mâide suresindeki emre uymak için, böyle bir mürşidi, rehberi veya
kitaplarını araması, farz ve nafile, bütün ibadetleri Ondan öğrenmesi
lazımdır.”
Sual: Dinde bir şeyin
bidat olup olmamasındaki ölçü nedir?
Cevap: Dinde bidat; Eshâb-ı kirâm ve tâbiin zamanından sonra, Resulullah efendimizin izni olmadan, dinde yapılan eklemeler ve noksanlıklar, yani ibadet olarak yapılan, sevap olduğu düşünülen değişiklikler demektir. Dinde reform, değişiklik yapmak da, dinde bidat demektir.