Benî Kureyzâ Yahûdileri
15/11/2023 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Yahûdilerin ihânetleri -3-
Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’den
hicret ettiği yıllarda, Medîne-i münevverede Eshâb-ı kiramdan (radıyallahü
anhüm) başka; Hıristiyanlar, Yahûdîler ve puta tapan müşrikler de vardı.
Yahûdîler; Benî Kaynukâ, Benî Nâdir, Benî Kureyzâ olmak
üzere üç kabîleden meydana geliyordu. Bunlar İslâm’a ve bilhassa sevgili
Peygamberimize ziyadesiyle düşman oldular. Resûlullah efendimizin, Peygamber
olduğunu biliyor, fakat kendi kavimlerinden olmadığı için, hasetliklerinden bir
türlü îmân etmiyorlardı. Hattâ, Peygamber efendimizin doğumundan bugüne kadar
hep o Server’e tuzak kurmuş ve mübarek vücûdunu ortadan kaldırmak için
çalışmışlardı. Bir türlü Allahü teâlânın O’nu koruduğunu akıl edemiyor, zarar
vermek için inatla fırsat kolluyorlardı.
Medîne-i münevvereden sürülen fitne ve fesât kaynağı Yahûdi
Nâdiroğulları, gruplara ayrılarak Şam’a
ve Hayber’e
gitmişlerdi. Fakat, İslâm’a ve Peygamber efendimize olan kin ve intikam duyguları
kalplerinden hiç eksilmemişti. Reisleri Huyey bin Ahtab,
kavminin ileri gelenlerinden yanına topladığı yirmi adamı ile Mekke’ye gitti.
Ebû Süfyân ile görüşüp, sevgili Peygamberimizin mübarek vücûdunu ortadan
kaldırmak üzere anlaşmaya oturdular. “Bu işi bitirinceye kadar hiç ayrılmadan
yanınızda bulunacağız!” dediler. Ebû Süfyân; “Bizim
düşmanımıza düşman olanlar, bizim katımızda makbuldür. Fakat, size
güvenebilmemiz için, putlarımıza tapmanız lâzım. Ancak bundan sonra samîmi
olduğunuzu kabul edip, emîn olabiliriz” dedi. Gayelerine
kavuşmak için dinlerini dahi veren Yahûdîler, putların önünde yerlere
kapandılar... Kitaplı kâfir iken, kitapsız oldular. Sevgili Peygamberimizi
ortadan kaldırmak ve dîn-i İslâm’ı yıkmak için yemîn ettiler.
Müşrikler derhal savaş hazırlığını yapıp, Hendek harbi için
Medine’ye yürüdüler. Medîne’ye yaklaştıklarında, Yahûdi reisi Huyey
bin Ahtab, müşrik ordusundan ayrılıp, gece, Benî Kureyzâ
Yahûdilerinin reîsi Ka’b’ın evine geldi. Kapıyı çalıp kendisini tanıttı
ve; “Ey
Ka’b! Kureyş’in bütün ordusunu, Kinâne ve Gatafanoğulları gibi nice kabileleri
on bin kişilik bir ordu hâlinde, getirmiş bulunuyorum. Artık Muhammed ve Eshâbı
kurtulamayacaktır. Onları tamamen imha edinceye kadar Kureyşlilerle buradan
ayrılmamaya yemîn ettik!..” dedi.
Ka’b ona; “Muhammed
ve Eshâbı öldürülemez de, Kureyş ve Gatafanlılar ülkelerine dönüp giderse,
burada yalnız kalırız. Sonunda hepimizi öldürürler diye korkuyorum!...” diye
endişesini belirtince, Huyey; “Bu korkunun
gitmesi için Kureyş ve Gatafanlılardan yetmiş kişi rehin istersin. Bu rehineler
sende olduğu müddetçe, ayrılıp gidemezler. Şayet yenilip giderlerse, ben sizin
yanınızdan ayrılmam. Size gelen felâket bana gelmiş olur” diyerek, Ka’b’ı sonra
da diğer Yahûdîleri aldattı. Müslümanlarla olan muahedeyi/anlaşmayı yırttırdı.
Böylece antlaşma bozulmuş oldu. Huyey, müşrik ordusuna
dönüp durumu anlattı. Benî Kureyzâ yahûdilerinin,
Müslümanları arkadan vuracaklarını bildirdi. [Devamı var]