Nefis, zararlı şeyleri iyi gösterip, kalbi aldatır!
15/11/2024 Cuma Köşe yazarı V.T
Akıl ve nefis dimâgımızda, kalb göğsümüzün sol tarafındaki yüreğimizdedir.
İbrâhim bin Yahlef hazretleri evliyânın büyüklerinden ve Mâlikî mezhebi
fıkıh âlimidir. Tunus'ta doğdu. İlk tahsilinden sonra Mısır, Şam ve Hicaz
taraflarına giderek hadîs-i şerîf, kelâm, mantık ve münâzara ilimlerini
öğrendi. Tahsîlini tamamladıktan sonra Tlemsân'a gitti. 1336 (H.737) senesinde
Cezayir’de Tlemsân'da vefât etti. Et-Telkîn li-Abdilvehhâb adlı eseri şerh edip
açıkladı. Bu kitabında şöyle anlatır:
İslâm âlimleri buyuruyorlar ki, (Allahü teâlâ insânda üç şey yarattı: Akıl,
kalb ve nefis. Bunların hiçbiri görülmez. Varlıklarını eserleri ile, yaptıkları
işlerle ve dînimizin bildirmesi ile anlıyoruz. Akıl ve nefis dimâgımızda, kalb
göğsümüzün sol tarafındaki yüreğimizdedir. Bunlar, madde değildir. Yer
kaplamazlar. Akıl, İslâm bilgilerini anlamaya çalışır. Bunları anlar.
İyilerini, faydalı olanlarını, fenalarını, zararlı olanlarını anlar. İyileri,
fenaları, şeriat ayırmaktadır. Şeriati bilen ve uymak isteyen akla (akl-ı
selîm) denir. Aklı az olan, hep şaşıran kimseye (ahmak), aklı hiç olmayana
(mecnûn) denir. Selîm olan akıl, şeriatin bildirdiği iyi şeyleri kalbe
bildirir. Kalb de, bunları yapmayı irâde ederek, dimâğdan çıkan hareket
sinirleri vâsıtası ile, âzalara, organlara yaptırır. İyi veya fena şeyleri
yapmak arzusunun kalbe yerleşmesine (ahlâk), (huy) denir. Nefis, dünya
zevklerine, lezzetlerine düşkündür. Bunların iyi, fena, faydalı, zararlı
olduklarını düşünmez. Arzuları, şeriatin emirlerine uygun olmaz. Şeriatin yasak
ettiği şeyleri yapmak, nefsi kuvvetlendirir. Daha beterini yaptırmak ister.
Fena, zararlı şeyleri, iyi gösterip, kalbi aldatır. Kalbe bunları yaptırarak,
zevklerine kavuşmak için çalışır...
Kalbin nefse aldanarak, fena huylu olmaması için, kalbi kuvvetlendirmek ve
nefsi zayıflatmak lâzımdır. Aklı kuvvetlendirmek, İslâm bilgilerini okuyup,
öğrenmekle olduğu gibi, kalbin kuvvetlenmesi, yâni temizlenmesi de, şeriate
uymakla olur. Şeriate uymak için, ihlâs lâzımdır. (İhlâs), işleri, ibâdetleri,
Allahü teâlâ emrettiği için yapmak, başka hiçbir menfaat düşünmemektir. Kalbde
ihlâs hâsıl olması, kalbin zikretmesi ile, yâni Allah ismini çok söylemesi ile
olur. Zikrin nasıl yapılacağını, Mürşid-i kâmilden öğrenmek ve akılda bulunan
ve his organlarından gelen dünya düşüncelerini kalbden çıkarmak şarttır. Dünya
düşüncesi hiç kalmazsa, kalb kendiliğinden zikretmeye başlar...