"Cansız heykeller aslâ ilâh olamaz!.."
16/01/2022 Pazar Köşe yazarı A.U
Mus'ab bin Umeyr (radıyallahü
anh), insan güzeli bir gençti.
Mekke'nin en kibar
delikanlısıydı.
Tahsilli ve kıvrak
zekâlıydı.
Üstün fesâhata
belâgata sâhipti.
Zengin bir ailenin
çocuğuydu.
Ailesinin gözü onun
üzerindeydi.
Ama mutsuzdu,
sıkılıyordu.
Boşlukta gibiydi.
Çok şey mânâsız
geliyordu ona.
Meselâ şu cansız
putlara (tanrı) diye tapmayı kabul edemiyordu bir türlü.
"Hayır! Cansız
heykeller aslâ ilâh olamaz" diyordu.
O bunları düşünürken
Efendimiz aleyhisselâm gizli gizli İslâm’ı anlatıyordu.
Erkam'ın evinde.
Mus'ab, o sokaktan
geçerken bâzı gençlerin bir eve girdiklerini gördü.
Hâliyle merak etti.
Kendi de gayriihtiyârî
girdi içeri.
Ve çöktü bir yere.
Nefes almadan dinledi.
Dinledikçe hoşuna
gitti.
Aradığını bulmuştu.
Kendi kendine;
"Ne güzel sözler.
İşte ben bunu arıyordum" dedi.
Bütün
"acabâ"larına cevap bulmuştu nihâyet.
Şehâdeti getirdi.
Ve İslâm’a girdi.
O, şimdi daha bir
güzeldi.
"Zâhirî" güzelliğine, "bâtınî" güzellik de eklenmişti...