"O’nun mübârek zâtını kalbinde hazır et!.."
16/02/2021 Salı Köşe yazarı V.T
Resûlullah efendimizi hatırlayanın kalbinde O'nun nûru parıldar.
İbrâhim Fasîh Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 1236 (m. 1820) senesinde
doğdu. 1299 (m. 1882) senesinde Bağdat’ta vefât etti.
İbrâhim Fasîh Efendi, küçük yaşta zamanın müceddidi Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî
hazretlerinin sohbetiyle şereflenip, feyz ve duâlarına mazhar oldu. Küçük ve
hasta olduğu için amcasının kucağında Mevlânâ Hâlid hazretlerinin sohbetine
götürülürdü. Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî’nin duâ ve teveccühleri bereketi ile şifâ
buldu. “Mecd-it-tâlid” adlı eserinde hocasını anlatmaktadır. “Tuhfet-ül-uşşâk”
adındaki eserinde buyurdu ki:
Gerek hayatlarında ve gerekse âhireti teşrîflerinden (vefâtından)
sonra, Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mübârek
rûhlarından, ledünnî ilimleri ve ilâhi ma’rifetleri almak husûsunda
faydalanmak; Resûlullah efendimizle, Resûlullah efendimizden feyz alacak kimse
arasında, rûhanî bir münâsebetin (irtibâtın) meydana gelmesine
bağlıdır. Kalben bağlanmanın sünnet-i seniyyede olduğunun delîllerinden
birisi de, namazda birinci ve ikinci oturmalarda namaz kılanın Ettehıyyâtü’de “Esselâmü
aleyke eyyühennebiyyü ve Rahmetullahi veberakâtühü” okumasıdır.
Tahiyyât okurken “aleyke”de kâf’in hazır birisine hitâbetmek için
“eyyuhâ”nın da hazır bulunan birisine nidâ etmek (seslenmek) için olduğunu
bilen bir kimse, bunu okurken Resûlullah efendimize hitâb ettiğini, O’na nidâ
ettiğini, O’na selâm verdiğini, O’nun için Allahü teâlâdan rahmet ve bereket
dilediğini bilir. Böyle bir kimsenin Resûlullahı zihninde ve hayâlinde tasavvur
etmemesi mümkün değildir. Bu, akıllı ve dindar bir kimse için imkânsız gibidir.
Resûlullah efendimizi bu şekilde hatırlayan ve tasavvur eden kimsenin kalb
ufuklarında, Resûlullahın nûru, feyiz ve ma’rifetleri parıldar. Çünkü
Resûlullah, kalblerin bağlanabileceği en büyük güneştir. Hüccet-ül-İslâm İmâm-ı
Gazâlî hazretleri “İhyâ-ı ulûm-iddîn” kitabında, namazın sırları bahsinde
şöyle buyurur:
“Teşehhüd (Ettehıyyâtü’yü okumak) için edeble otur. Salevât, tayyıbât ve
mülkün Allahü teâlâ için olduğunu söyle. Zâten Ettehiyyâtü’nün manası budur.
(Yani Ettehiyyâtü’yü oku!) Sonra Resûlullahı ve O’nun mübârek zâtını
kalbinde hazır et. 'Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve
berekâtühû'yü oku. Selâmının, rahmet ve bereket dilemenin Resûlullaha
ulaşacağına, Resûlullahın da en güzel şekilde senin selâmını alıp, cevap
vereceğine dâir itikâdın doğru olsun. Bundan sonra kendine ve sâlih müminlere
selâm edersin”