Rabbimiz, bize acıdı ve Resûlullahı gönderdi...
16/02/2023 Perşembe Köşe yazarı S.A
İçinde bulunmakla şereflendiğimiz receb ayının 27. gecesi,
mübarek Mirâc Kandilidir...
Mirâc merdiven demektir. Resulullahın göklere çıkarıldığı,
bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir.
İnsanlar, aciz yaratıldığı için, bir yerden medet ummaya, bir
yerden güç almaya mecburdur. Başka türlü sıkıntı veren hadiselere, hastalıklara
karşı direnemez.
Rabbimiz bu ihtiyacımızı bildiği için bize Peygamberler
(aleyhimüsselam) gönderdi. Gerçek ve hak olan mabudumuzu bizlere bildirdi.
Peygamberlerin arasındaki zaman uzadıkça, insanlar bu
ihtiyaçlarını temin için başka şeylere tapmaya ve onlardan medet ummaya
başladılar.
Sevgili Peygamberimiz dünyamızı ve kâinatı şereflendirmeden önce
insanlar bilhassa Arap yarımadasındakilerin tamamına yakını putlara
tapıyorlardı.
Bizleri yoktan var eden, yerde ve gökte ne varsa hepsini bize
hizmet ettiren Rabbimiz, bize acıyarak en son ve en büyük, yaratılmışların en
şereflisi olan Resûlünü bizlere gönderdi...
Dünyanın en şefkatli kalbine sahip olan Sevgili Peygamberimiz,
putlara tapanların sonunun Cehennem olacağını biliyor ve onlara acıyordu. Fakat
onlar kendilerine acımıyorlardı. Gece ve gündüz durmadan kavmini hidayete davet
ediyordu.
Dokuz senede çok az sayıda kimse Müslüman olmuştu. Mekke halkı
iman etmiyor, edenlere de vahşice işkence yapıyorlardı...
Kureyş kâfirlerinden artık ümit kesilmişti. Civar illere gidip
belki onların ateşten kurtulmalarına vesile olabilirim düşüncesiyle Resûl-i
ekrem, hicretten bir yıl önce yanlarına Zeyd bin Harise'yi de alarak Taif'e
gitti... Taif halkına bir müddet nasihat etti. Hiç kimse iman etmedi. Alay
ettiler, işkence yaptılar, çocuklara taşlattılar. Mübarek ayakkabıları kanla
doldu...
Kalpleri çok kırılmıştı, çok üzgün idiler. Onları Cehennem'den
kurtarmaya uğraşanlar böyle mi karşılık göreceklerdi?
Oldukça yorgun idiler. Hava da çok sıcaktı; biraz dinlenmek için
yolun kenarına oturdular. Peygamberimiz aleyhisselam; "Ey
Rabbim! Sen benden razı isen, başıma gelenler önemli değildir" diye
dua etti.
Cebrâil aleyhisselam geldi, Rabbimizin selamını getirdi ve dedi
ki: "İman
etmeyen kavimlerin tamamı helâk oldular. Habibim isterse kendisi ile beraber
iman edenler çıksın! Ben dağlara hükmeden meleklere emrederim, etraftaki iki
dağı birleştirir ve hepsini yok ederler."
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz buna
razı olmadı. Dedi ki: "Hayır ya Rabbi! Bunlar
bilmiyorlar, bilselerdi böyle yapmazlardı. Belki ileride bu inatlarından
vazgeçer ve imanla şereflenirler. Olabilir ki, bunların zürriyetinden dinimize
hizmet eden bir nesil meydana gelir..."
Öyle de oldu... Eshab-ı kirâmın sayısı 150 bin civarında oldu. Onlardan sonra Tâbiinden de büyük âlimler, büyük mücâhidler meydana geldi ve mukaddes dinimizi bize kadar ulaştırdılar...