Evliyanın kabrini ziyaret ederken
16/02/2025 Pazar Köşe yazarı O.Ü
Sual: Evliya kabirleri nasıl ziyaret edilir ve istifade etmek için ne yapmalıdır?
Cevap: Bu konuda Seyyid
Abdülhakim Arvasi hazretlerinin Râbıta-i şerîfe kitabında buyuruluyor ki:
“Büyük bir zatın kabrini ziyaret eden kimse, ona
râbıta ederse, yani dünya işlerini hiç düşünmeyip, kalbine hiçbir şey
getirmeyip, o zatın ruhunu, his organları ile anlaşılamayan bir nur farz
ederek, bunu kalbinde bulundurursa, o ruhtan, kendi kalbine bir şeyler akmaya
başlar. O zatın feyizlerinden bir feyiz ve hâllerinden bir hâl, kendinde hasıl
oluncaya kadar, bu nuru kalbinde saklamalıdır. Çünkü, evliyanın ruhları,
feyizlerin kaynağıdır. Kaynağı kalbine koyan, bunun feyzine, nimetine,
bilinmeyen ihsanlarına elbette kavuşur. Ruhu kuvvetlenir, olgunlaşır.
Kabir yanına gelince, önce selam verilir. Mezarın sağ
yanına, yani kıble tarafına, ayak ucuna yakın durur. Tanıdığı gibi, şeklini,
suretini hatırına getirir. Eûzü ve besmele ile bir Fatiha ve on bir ihlas okur.
Sevabını Resûlullah efendimizin ve bütün Peygamberlerin ve Eshâb-ı kiramın ve
evliyanın ruhlarına ve bu zatın ruhuna hediye eder. Sonra oturur. Onun ruhunu,
gönlünde bulundurur. Kalbinde bir şey hasıl oluncaya kadar durur. Gelen kimse
almasını bilirse, o zat da vermeye ehil, olgun bir velî ise ve şartları
gözeterek beklerse, elbette bir şey ele geçer. Bu şartlar, o zatın kendisini
tanıdığına, selamını işitip cevap verdiğine, ruhunun, kâmil, olgun olduğuna,
ruhunun bir zamana ve yere bağlı olmadığına, nerede hatırlarsa, orada imiş gibi
feyiz vereceğine, Allahü teâlâ, feyzini, ruhun gıdasını, onun ruhu ile
gönderdiğine inanmaktır.
Üzüm isteyen, bağa gidip asmadan
koparır. Erik ağacına gitmez. Su isteyen, kaynağa, çeşmeye gider. Buğday
isteyen, tarlasını sürer, eker, biçer. Çocuk isteyen, evlenir. İlaç isteyen bir
hasta, tabibe, doktora ve eczaneye gider. Kalbin gıdasını, ruhun temizliğini
isteyen de, evliyanın kalbine, ruhuna başvurur. Allahü teâlâ, bu nimetlerini,
evliyanın kalbinden göndermektedir. Her şeyi yaratan, gönderen, yalnız Allahü
teâlâdır. Fakat, her şeyi belli bir sebeple göndermek, onun âdetidir. Onun
nimetine kavuşmak isteyenin, onun adetine uyması, sebebi arayıp, bulup,
öğrenip, onun sebebine yapışması lazımdır.”
