Müslümanların fikirlerinin bozulmasına sebep olanlar
16/04/2019 Salı Köşe yazarı R.A
Avrupa ve Amerika’da tahsil yapan bazı
Müslümân akademisyenlerimiz, maalesef Batı’daki müsteşriklerin
yörüngelerine girmektedirler...
Dünkü makâlemizde bir sözünü
naklettiğimiz bir hocamız, bir kelâm profesörümüz, dün
naklettiğimiz sözüne gerekçe olarak şunu ifâde etmişti:
Şark kaynaklarından referans gösteren
doktora adayına, danışmanı olan müsteşrik profesör, “sen, hep Doğulu
âlimlerin kaynaklarından istifâde etmişsin; bu sâhanın büyük uzmanları olan
Batılı ilim adamlarının eserleri nerede? Bu tezini götür ve o ilmî kaynaklardan
referanslar göster” deyip tezi reddediyor.
“Tabii ki, o talebe, T.C. Millî
Eğitim Bakanlığı nezdinde, büyük tazmînâtların altına imzâ atmış
bulunuyor. Eğer doktorayı bitiremeden gelirse, o yüklü tazmînâtı ödemek
mecbûriyetinde kalacak; ne yapıp edip o doktorayı almaya çalışıyor. İşte bu
durum, kendisinde çok büyük bir risk meydâna getiriyor.”
Bir kısmı, önce “köprüyü
geçinceye kadar, ayıya dayı diyelim” diye düşünse de, bilâhare,
maalesef yavaş yavaş, onların bozuk fikirlerini benimsiyor ve onlar
gibi düşünmeye başlıyor.
Avrupa ve Amerika’da tahsil yapan bazı
Müslümân akademisyenlerimiz, Batı’daki müsteşriklerin garazkâr, müfsid,
bozuk, sapık fikirlerini okuyarak, maalesef onların yörüngelerine
girmektedirler.
İslâmiyete çok ağır bir şekilde saldıran
pekçok müşteşrik=şarkıyâtçı vardır. Bugün, kısaca, onlardan birine temâs
edelim:
Ignaz (Ignace Isaac Jehuda)
Goldziher: 22 Haziran 1850’de Sigetvar’da doğan
Goldziher’in dedeleri İspanya’dan Almanya’ya, oradan da Macaristan’a göç
etmişlerdir. Küçük yaşlarından itibâren Tevrât dersleri alan Goldziher, on
üç yaşında gerçekleşen Yahûdi cemâatine kabul merâsiminde,
Yahûdi dedelerinin îmânına sadâkat yemîni etmiş ve bu yemînini hiçbir
zaman unutmadığını da kendisi ifâde etmiştir.
1904 yılında Budapeşte Üniversitesi Sâmî
Dilleri Kürsüsü’ne ordinaryüs profesör olarak tayin edilen ve
birçok yerde pekçok görevler yapan, birçok kitap ve makâlesi bulunan
Yahûdi Goldziher’in, bütün Avrupalı ve Amerikalı müsteşrikler üzerinde çok
önemli tesirleri olmuştur.
13 Kasım 1921 tarihinde Rotlauf’da ölmüş
ve Budapeşte Yahûdi Mezârlığı’na gömülmüştür. Geride bıraktığı çok zengin
kütüphanesi, daha sonra Kudüs’teki İbrânî Üniversitesi’ne nakledilmiş ve
1925’te de okuyucuların istifâdesine açılmıştır.
DİA İslâm Ansiklopedisi’nde ifâde
edildiği gibi, “Julius Wellhausen ve Christian Snouck-Hurgronje ile
birlikte bağımsız bir araştırma alanı olarak Batı’daki İslâmî
incelemelerin kurucusu olmuş ve Batı İslâmoloji çevrelerinde yeni
İslâmiyatçılar’ın mânevî babası sayılmıştır…..”
[Bu sözün devâmını, bundan sonraki
makâlemizde ele alalım inşallah.]