Allahü teâlânın emrettiği iyi şeyleri öğrenmelidir
16/04/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Müslümanlar, Allahü teâlânın yasak ettiği, zararlı
şeyleri almaz, kullanmaz, dinlemez, okumaz ve bakmaz. Kimseye kötülük
yapmaz.
Müslümanlar, Allahü teâlânın
emrettiği iyi şeyleri öğrenmek, öğretmek ve yapmak için uğraşır. Hikmeti ve
faydası olan işleri yapar.
Hikmet; peygamberlik, faydalı
ilim ve sanat, edep, ahlâk ve nasîhat ile ilgili güzel sözler, helâl ve haramı
bildiren din ilmi, mânevî ilim, gizli sebep… gibi birçok anlamı ifade eden bir
mefhumdur. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Hikmet, mü'minin kaybettiği
malıdır. Nerede bulursa alsın.)
Hikmet, Peygamber Efendimizin
sünneti için de kullanılmıştır. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: (Gerçekten
Allahü teâlâ, içlerinden bir Peygamber seçip kendilerine göndermekle müminlere
büyük bir lütufta bulunmuştur. O Peygamber onlara Allah’ın âyetlerini okuyor,
onları her türlü kötülüklerden temizliyor, onlara kitap ve hikmeti öğretiyor.
Bundan önce onlar, hiç şüphesiz apaçık bir sapıklık içinde idiler.) [Âl-i
İmrân, 164]
Müslümanlar, Allahü teâlânın
yasak ettiği, zararlı şeyleri almaz, kullanmaz, dinlemez, okumaz ve bakmaz.
Kimseye kötülük yapmaz. Kendine zarar verene karşılık yapmaz. Sabreder. Ona
tatlı dil ile, güler yüz ile nasihat verir.
Tarih boyunca, insanlığın üstün
bir varlık olduğunu düşünemeyenler, İslâm dînine düşmanlık etmiş, gençleri
aldatmaya uğraşmış ve hiç ummadıkları bir zamanda yıkılıp, o, sımsıkı
sarıldıkları dünya zevklerini bırakmış, Cehenneme gitmişlerdir...
Müslümanlar, Kur’ân-ı kerimin
emirlerine, yani Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yoluna sarılmalı
ve bu ışıklı yolda ilerlemeye durmadan çalışmalıdır. Dinde sonradan meydana
çıkan, din düşmanları, (Dinde reformcular) tarafından ve câhil, ahmak kimseler
tarafından uydurulan, bid’atlerden sakınmalıdır. Peygamberimiz “sallallahü
aleyhi vesellem”, (Bid’at sâhibi olanlara hürmet eden, dirilerini ve
ölülerini medheden, öven bunları büyük bilen, dîn-i İslâmı yıkmaya, dünyadan
kaldırmaya yardım etmiş olur) buyuruyor.
Her Müslüman, hem îmanını
korumaya, kaptırmamaya çalışmalı, hem de, Allahü teâlâya ve Onun Peygamberine
inanmayan kâfirleri sevmemelidir. Fakat, sevmediklerine de, kötülük, zulüm
yapmamalı, kâfirlere ve bid’at sâhiplerine tatlı dil ve güler yüz ile nasihat
etmelidir. Onların felâketten kurtulmalarına, saâdete kavuşmalarına
çalışmalıdır.
Mazher-i Cân-ı
Cânân hazretleri buyuruyor ki: "Kâfirleri ve bid’at sâhiplerini ve
açıkça günah işlemeye devam eden fâsıkları sevmememiz emrolundu. Bunlarla
konuşmamalı, evlerine, toplantılarına gitmemeli, selâm vermemeli, arkadaşlık
yapmamalıdır. Zarûret ve ihtiyaç olduğu zaman, zarûret miktarı kadar, bu
yasaklara izin verilmiştir. Bu zaman, onlarla ihtilât (görüşme) câiz olur ise
de, kalbin yine onları sevmemesi lâzımdır." (S. Ebediyye S.37-38)
