"Vefâttan sonra bizim mekânımız burasıdır"
16/05/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
Muhammed Hazîn hazretleri Anadolu'da yetişen büyük velîlerdendir. Siirt’te
doğdu. İlim öğrenmek için Seyyid Tâhâ hazretlerine gitti. Seyyid Tâhâ, Muhammed
Hazîn'e; "Senin işin Osman-ı Tavîlî'nin elindedir. Ona gidiniz"
buyurdu. Şeyh Osman Tavîlî'nin sohbetlerinde bulundu ve kemâle geldi. İcâzet
alıp memleketi olan Siirt'e döndükten sonra Ulucâmi'de vaaz ve nasîhatlere
başladı. Çok talebe yetiştirdi...
Siirt ve havâlisinde uzun süre yağmur yağmamıştı. Dereler kurumuş, değirmenler
çalışmaz olmuştu. Muhammed Hazîn o günlerde talebelerine; "Kalkın!
Unumuz kalmadı, değirmene gidip buğday öğütelim" dedi. Talebelerinin;
"Değirmenler su olmadığı için çalışmıyor" demelerine rağmen;
"Gidelim!" dedi...
Bir çuval buğday alıp değirmene gittiler. Muhammed
Hazîn talebelerine değirmeni temizlemelerini söyledi. Kendisi dolabı tâmir
etti. Bu sırada gökyüzünü yavaş yavaş bulutlar kapladı. Bir süre sonra yağmur
yağmaya başladı. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur dereyi coşturdu ve
değirmen çalışmaya başladı. Buğday öğütme işi tamamlanınca, yağmur dindi...
Muhammed Hazîn, ömrünün sonuna doğru rahatsızlanıp,
yatağa düştü. Vefât ânı yaklaştığında yanında talebelerinden olan müezzini
Yûsuf Efendi vardı. Muhammed Hazîn bir âyet-i kerîme okuduktan sonra şöyle
buyurdu: "Allahü teâlânın kullarından bâzıları öldüklerinde, gökler
kendilerine doğru yükselen amellerin son bulması sebebiyle ağlarlar. Yine aynı
şekilde yerler de üzerlerinde yapılan iyi amellerin kesilmesinden dolayı
ağlarlar. Melekler bu sırada garip kuşlar şeklinde gelip, cenâze ile birlikte
giderler. Sübhânallah velîlerin rûhları ne kadar hızlı! Meleklerden daha çabuk
gelip gidiyorlar" dedi. Daha sonra Yûsuf Efendiden Kur'ân-ı kerîm
okumasını istedi. Yûsuf Efendi Kur'ân-ı kerîm okurken Muhammed Hazîn vefât
etti. Cenâzesi evden çıkarıldığında hafiften yağmur yağmaya ve etrafta çok
kalabalık hâlde garip kuşlar uçmaya başladı.
Vefât etmeden önce, Siirt'teki Firsaf
köyünde şimdiki türbesinin yerini göstererek; "Vefâttan sonra mekânımız
burasıdır. Hâlid bin Velîd hazretleri muhârebe sırasında çadırını buraya
kurmuştu" dedi. 1890 (H.1308) senesinde vefât eden Muhammed Hazîn,
kalabalık bir cemâat tarafından daha önceden gösterdiği yere defnedildi.