“Ey gençler! Fırsatı ganimet biliniz..."
16/07/2019 Salı Köşe yazarı V.T
"Allahü teâlânın
ihsânı olan bu zamanı, Allahü teâlâya ibâdette kullanın."
Yûsuf Bin Esbat hazretleri Tebe-i
tabiînin büyüklerindendir. Hadîs, fıkıh ve kırâat âlimidir. Haleb ile Antakya
arasında bir köyde doğdu. 195 (m. 810)’de Antakya’da vefât etti. Âhiretteki
sonsuz nimetleri terk edip de, dünyânın geçici, yalancı ve aldatıcı zevklerini
tercih edenlerin zavallılıklarını, gafletlerini ve yakalandıkları bu hastalığın
tehlikesini bildirmek için, Hazreti Ali’nin şu sözünü sık sık söylerdi. “Dünyâ
çöplük gibidir. Kim ona tâlip olursa sıkıntılarına katlanmaya hazır
olsun.” Hastalandığında kendisinin haberi olmadan, sultanın doktorlarından
birini çağırdılar. Doktor muayene edip gideceği zaman, Yûsuf bin Esbât
oradakilere sordu, “Doktor muayene ettiği hastalardan, âdet olarak ne alır?”
Onlar da “Altın alır” dediler. Bir kese çıkardı ve “Bunu ona veriniz” diyerek
yanındakilere verdi. Baktılar, kesenin içinde onbeş altın var, “Bu çok
fazladır” dediler. Bunun üzerine, “Olsun, ona verin. Böyle yapmaktaki maksadım,
fakirlerin, sultandan daha mürüvvetli olduğunu bildirmektir” buyurdu.
Huzeyfet-ül-Mer’aşî’ye yazdığı
bir mektubunda şöyle nasihat etti: “Allahtan korkup takva üzere ol.
Haramlardan sakın, öğrendiğin ilimle amel et. Kendi hâlinle meşgul olup, her an
Allahü teâlâyı hatırla, ama bu hâlini Allahü teâlâdan başka kimse bilmesin. Her
canlının mutlaka tadacağı ve kimsenin çâre bulamadığı ölüme şimdiden hazırlıklı
ol. Çünkü ölüm geldikten sonra artık âh etmekten, pişman olmaktan başka bir şey
yoktur. Vesselâm.”
Yûsuf bin Esbât hazretlerine
sordular “Zühdün gayesi nedir?” O da “Sana ihsân olunan nimete şımarmamak,
nasip olmayan şeye de (niye nasip olmadı) diye üzülmemekdir” buyurdu.
“Tevazunun gayesi nedir?” diye sordular. “Evinden çıktığın zaman karşılaştığın
herkesi kendinden üstün bilmendir” buyurdu.
Bir gün etrafındaki gençlere, “Ey
gençler! Fırsatı ganimet biliniz. Sizlere hastalık ve ihtiyârlık gelmeden önce
sıhhatinizin kıymetini biliniz. Allahü teâlânın ihsânı olan bu zamanı, Allahü
teâlâya ibâdette kullanın. Ben şimdi yaşlandım. Sıhhatim gitti. Onun için
namazımın rükû’ ve secdelerini âdabına uygun olarak yapamıyorum. Çünkü bunları
tam yapabilmek için uygun olan gençlik ve sıhhat, artık benden geçti. Namazının
rükû’ ve secdelerini tam yapıp bütün edeblerine, riâyet eden kimselere
imreniyor, onlar gibi olmak istiyorum.”