Mümine edep yakışır...
16/07/2024 Salı Köşe yazarı A.U
Yûsüf-i Hemedânî hazretlerinin ismini, şu üç ilim talebesi işitip kendisini görmeye
gittiler.
Ebû Saîd, İbnüssâkka ve Abdülkâdir-i
Geylânî...
İbnüssâkka; “Ona öyle şeyler soracağım ki,
bunlara cevap veremeyecek” dedi.
Ebû Saîd; “Ben de ona zor suâller soracağım.
Bakayım bunlara cevap verebilecek mi?” dedi.
Abdülkâdir-i Geylânî ise; “O zât büyük bir
âlimdir. Ona suâl sormak benim ne haddime. Huzûruna girmeyi nîmet, cemâlini
görmeyi şeref bilirim” dedi.
Ve huzûruna vardılar.
Bu zât, İbnüssâkka'ya; “Sende hiç hayâ yok
mudur ki, bana suâl sormak ister ve cevâbını veremem zannedersin” buyurdu.
Ve sormayı düşündüğü suâlleri tek tek cevapladı.
Sonra da ona; “Senden ‘küfür kokusu’ geliyor” buyurdu.
Ebû Saîd'e; “Sen de beni imtihana yeltendin
öyle mi?” buyurdu.
Onun da suâllerini söyledi.
Cevâbını uzun uzun verdi.
Sıra Abdülkâdir’e gelmişti.
Yüzünü ona dönüp; “Sen, gösterdiğin bu güzel
edeple, Allah ve Resûlünün rızâsını kazandın” buyurdu.
Onu sevmişti.
Ve kendisine; “Ben şu anda, senin bir kürsüde, büyük
bir cemaate nasîhat ettiğini görüyor ve ‘Benim şu iki ayağım, bu
zamandaki evliyâların omuzları üstündedir’ dediğini işitiyorum”
buyurdu.
Buyurduğu şeyler, ayniyle vâki oldu.