Namaz kılan çok nimete kavuşur
16/08/2020 Pazar Köşe yazarı V.T
Namaz kılan bir kimse, gerek diliyle ve gerekse azalarıyla, günah olan
şeylerden sakınma hâlindedir.
Aczî Süleyman Efendi, Sa’dî tarikatından «Acziyye» şubesinin kurucusu bir
zat olup, Arnavutluk’ta İşkodra’da doğdu. İstanbul'da tahsilini tamamladıktan
sonra tasavvufa meylederek Sa’dî tarikati icazeti aldı ve Prizren'de talebe
yetiştirdi. 1151 (m. 1738)’de orada vefat etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Şeytan, ateşten olduğunu söyleyerek kendisini büyük gördü. Adem’e
(aleyhisselâm) secde etmekten imtina etti. Mel’ûnlardan oldu. Fir’avn da,
mülkünde kendisini büyük gördü. Ulûhiyyet iddiasına kalktı. Bütün ailesi ile
boğuldu. Karun, ilmi sebebiyle kendisini büyük ve kudretli gördü. Allahü teâlâ,
onu ve evini yere batırdı.
Namaz dinin direğidir. Ezan Müslümanların şiârını bildirmektedir. Namaz
Allahü teâlâya büyük bir yaklaşma vesilesidir. Namazın çok çeşitli yönleri
vardır. Namaz ile dünyadan yüz çevrilir. Çünkü namaz kılan kimse, namaza
başladığı zaman, insanlarla ve dünya ile alakasını keser, Allahü teâlâya
yönelir. Namaz kılan bir kimse, gerek diliyle ve gerekse azalarıyla, günah olan
şeylerden sakınma hâlindedir. Böyle bir durumda olan kimsenin duası makbuldür.
Onun kalbi tertemizdir. Bu mertebede olan kimsenin bedeni dünyada olduğu halde,
ruhu ahirete uçar Allahü teâlâ ile beraber olur. Nimetleri Cenneti ve Allahü
teâlâdan başka her şeyi unutur.
Namazlar, iki namaz saatleri arasında işlenen küçük günahlara keffarettir.
Namazın, Allahü teâlâ katında hususi bir kıymeti vardır. Ayrıca, her ibadetin
Allahü teâlâ katında bir hususiyeti vardır. Bu hususiyete bir başkasıyla
ulaşılamaz. Onların sevaplarının ne kadar olduğunu Allahü teâlâ bilir. Kul,
Allahü teâlâya taatte bulununca sevap kazanır. Bu, Allahü teâlânın ihsanıdır.
Bütün bunları zikretmemiz, ibadet hususunda tembel ve gevşek olanları teşvik,
gaflet içerisinde olanları ikaz, şaşkın durumda olanlara yol göstermek, hatta
Allahü teâlânın ihsanını belirtmek, göstermek içindir.
Oruç tutan kimse, tabiatında bulunan arzu ve isteklerden uzaklaşır. Zekât veren, mal sevgisi ve arzusundan korunur. Hac eden, nefsinin şehvetinden uzaklaşmış olur. Namaz, dünya sevgisinden sıyrılmayı temin eder. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz şöyle buyurdular. “Kul namaza yöneldiği zaman, Allahü teâlâ da ona yönelir. Oruç tutarsa, Allahü teâlânın emirlerine karşı gelmekten korunur. Sadaka veren, taşkınlıktan uzak kalır.”