“Mevlid okunan yerden belalar, sıkıntılar gider”
16/10/2021 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Mevlid gecesi;
dünyadaki bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen, Muhammed aleyhisselamın
doğduğu gecedir.
Yarın gece Mevlid Kandilini
idrak edeceğiz inşallah... Mevlid gecesi; Rebî'ul-evvel ayının 11. ve
12. günleri arasındaki gecedir. Dünyadaki bütün insanlara Peygamber olarak
gönderilen, Muhammed aleyhisselamın doğduğu gecedir. İslam âlimleri, bu
geceye çok önem vermişlerdir. Bu geceyi bütün mahluklar, melekler, cin,
hayvanlar ve cansız maddeler, birbirlerine müjdelemekte, Resulullah efendimiz
dünyayı teşrif etti diye sevinmektedirler. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
hazretleri; “Mevlid okunan yerden belalar, sıkıntılar gider” buyurmuştur...
"Mevâhib-i
ledünniyye"de ve Zerkânî'nin “rahmetullahi teâlâ aleyh”
şerhinde buyuruluyor ki:
"Abdüllah bin
Abbâsın (radıyallahü anhümâ) bildirdiği hadîs-i şerîfte, (Benim
dedelerimin hiçbiri zinâ yapmadı. Allahü teâlâ, beni, tayyîb, iyi
babalardan, temiz analardan getirdi. Dedelerimden birinin iki oğlu
olsaydı, ben bunların en hayırlısında, en iyisinde bulunurdum) buyuruldu."
Âdem aleyhisselâm,
öleceği zaman, oğlu Şît aleyhisselâma dedi ki:
"Yavrum! Bu
alnında parlayan nûr, son Peygamber olan Muhammed aleyhisselâmın nûrudur.
Bu nûru, mümin, temiz ve afîf hanımlara teslîm et ve oğluna da böyle
vasiyet et!"
Muhammed
aleyhisselâma gelinceye kadar, bütün babalar, oğullarına böyle vasiyet
etti. Hepsi, bu vasiyeti yerine getirip, en asîl, en kibâr kız ile evlendi.
Nûr, temiz alınlardan, temiz kadınlardan geçerek, sâhibine yetişti.
"Şevâhid-ün-Nübüvve" kitâbında
buyuruluyor ki: "Muhammed aleyhisselâmın zerresini
taşıdığı için, Âdem aleyhisselâmın alnında nûr parlıyordu. Bu zerre,
hazret-i Havvâ'ya ve ondan da, Şît aleyhisselâma ve böylece, temiz
erkeklerden, temiz kadınlara ve temiz kadınlardan temiz erkeklere geçti. O
nûr da, zerre ile birlikte alınlardan, alınlara geçti."
"Kısas-ı enbiyâ"da buyuruluyor ki: "Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) dedelerinden birinin iki oğlu olsa, yâhut bir kabîle iki kola ayrılsa, Hâtem-ül-Enbiyânın (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) soyu, en şerefli ve hayırlı olan tarafda bulunurdu. Her asırda, onun dedesi olan zât, yüzündeki nûrdan belli olurdu. İsmâ’îl aleyhisselâmın alnında da bu nûr vardı. Sabâh yıldızı gibi parlardı. Bu nûr, ona babasından kalmış, bundan da evlatlarına geçerek, Me’add ve Nizâr'a gelmişti. Bu nûr, Muhammed aleyhisselâmın nûru idi. Âdem aleyhisselâmdan beri, evlattan evlâda geçerek, asıl sâhibi olan Hâtem-ül-Enbiyâ hazretlerine gelmiştir. Böylece, Âdemoğulları içinde, Muhammed aleyhisselâmın nûrunu taşıyan, seçilmiş bir soy vardı ki, her asırda, bu soydan olan zâtın yüzü pekçok güzel ve parlak olurdu."