Düşüncelerini bile hesaba çeken zat!
16/11/2018 Cuma Köşe yazarı A.D
Muhyiddin-i Arabi hazretleri buyurdu ki: "Ben kendimi hesaba çekmekte, Meşayıh-ı kiramın hepsinden ileri gittim. Niyetlerimi, düşüncelerimi de hesaba kattım!.."
Bugün, büyük âlim ve velî Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin (kuddîse sirrûh) vefat yıl dönümüdür. "Şeyh-i ekber" ve "İbn-i Arabi" olarak da tanınır. Endülüs’te (İspanya'da) doğdu. 1240 yılında 78 yaşında Şam’da vefat etti...
İbn-i Arabi hazretleri, Sadreddin-i Konevi'nin üvey babasıdır. Zahir ve batın ilimlerinde kâmil idi. Fıkıh ve kelam ilimlerinde müctehid idi. Zekâsı pek çok, hafızası harikulade idi. Sultanlardan, valilerden, beylerden çok saygı görür, pek çok hediye gelirdi. Ancak o, hepsini muhtaçlara, gariplere dağıtırdı...
Bu mübarek zat, beş yüze yakın kitap yazmıştır. Yazdıklarını anlayabilmek için, âlim olmak lazımdır. Cahiller, anlamayınca bu zata "zındık" dedi. Hatta "kâfir" bile diyenler oldu! Âlimler, ârifler ise, veliy-yi kâmil olduğunu anladılar...
Muhyiddin-i Arabi hazretleri "Müsamere" adındaki kitabında buyuruyor ki:
Hazret-i Ebu Hüreyre'nin haber verdiği hadis-i şerifte, (Bir zaman gelir ki, Müslümanlar birbirlerinden ayrılır, parçalanırlar. İslamiyeti bırakıp, kendi düşüncelerine, görüşlerine uyarlar. Kur'ân-ı kerimi mizmarlardan, yani çalgılardan, şarkı gibi okurlar. Allah için değil, keyif için okurlar. Böyle okuyanlara ve dinleyenlere hiç sevap verilmez. Allahü teâlâ bunlara lanet eder. Azap verir!) buyuruldu.
Muhyiddin-i Arabi hazretleri, kendini her gün hesaba çekenlerden idi. Buyurdu ki: "Ben kendimi hesaba çekmekte, Meşayıh-ı kiramın hepsinden ileri gittim. Niyetlerimi, düşüncelerimi de hesaba kattım!.."
Bu mübarek zatın pek çok menkıbesi vardır...
Bir gün, Şam'da, kalbi para sevgisiyle dolu bir grup kimseye şöyle dedi: "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır!.." Orada bulunanlar bu sözü anlayamadılar. Rabbimize -hâşâ- hakaret etti sandılar. Epey kimse aleyhinde konuşmaya başladı. Vefat ettiğinde de Şam halkı, kabrinin üzerine çöp döktüler!..
Muhyiddin-i Arabi hazretleri bir seferinde, "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddin'in kabri meydana çıkar ve muradı anlaşılır" buyurmuştu.
Aradan yıllar geçti, Osmanlı Sultanı Yavuz Selim Han Şam'a geldiğinde; "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözünün ne demek olduğunu firasetiyle anladı. [Sin'den murad Selim, Şın'dan murad Şam'dır.] Kabrini araştırıp buldurdu. Çöpleri temizleterek, kabrin üzerine güzel bir türbe, yanına bir cami ve imaret yaptırdı. Ayrıca Muhyiddin-i Arabi'nin vefatından önce ayağını yere vurarak, "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır" buyurduğu yeri tespit ettirip, orayı kazdırdı. Orada bir küp dolusu altın çıktı. Bundan da; "Siz, Allahü teâlâya değil de, paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı.
Muhyiddin-i Arabi hazretleri bir seferinde, "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddin'in kabri meydana çıkar ve muradı anlaşılır" buyurmuştu.
Aradan yıllar geçti, Osmanlı Sultanı Yavuz Selim Han Şam'a geldiğinde; "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözünün ne demek olduğunu firasetiyle anladı. [Sin'den murad Selim, Şın'dan murad Şam'dır.] Kabrini araştırıp buldurdu. Çöpleri temizleterek, kabrin üzerine güzel bir türbe, yanına bir cami ve imaret yaptırdı. Ayrıca Muhyiddin-i Arabi'nin vefatından önce ayağını yere vurarak, "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır" buyurduğu yeri tespit ettirip, orayı kazdırdı. Orada bir küp dolusu altın çıktı. Bundan da; "Siz, Allahü teâlâya değil de, paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı.