Hayırlı bir evlâda sahip olmak için...
16/11/2023 Perşembe Köşe yazarı S.A
Hayırlı evlât sahibi olabilmek
için erkek, saliha bir hanımla evlenmeli, hanımlar da salih bir erkekle
hayatını birleştirmelidir.
Hayırlı evlât yetiştirmek insanın en büyük gayesi olmalıdır.
Mukaddes değerlerimizin muhafazası onlarla mümkündür. Bizden sonra hayatımızı
onlar devam ettireceklerdir. Bizim yerimize onlar geçecek. Ya bizim yüz akımız
veya yüz karamız olacaklardır.
Evlada bırakılacak en kıymetli miras da, iyi bir terbiye ve
güzel bir ahlâktır...
Hayırlı evlât sahibi olabilmek için erkek, saliha bir hanımla
evlenmeli, hanımlar da salih bir erkekle hayatını birleştirmelidir.
Bir adam çocuklarına demiş ki:
"Yavrularım benim sizde iyiliklerim çoktur. Siz daha
dünyaya gelmeden de size büyük iyilik yaptım." Çocukları dediler ki:
"Biz dünyaya geldikten sonra iyiliklerin sayılmayacak kadar
çoktur. Yemedin yedirdin, içmedin içirdin, bizi büyüttün. Biz daha dünyada
yokken bizde ne iyiliklerin olabilir?" Baba şöyle cevap verdi:
"Size saliha bir anne seçtim. Bu yetmez mi?"
Hayırlı evlâda sahip olabilmek için, baba ve anne haram
lokmalardan sakınmalı, annesi çocuğuna helâl süt emzirmelidir. Haramdan meydana
gelmiş bir bedenden hayır beklemek abes olur...
***
Çocuk dünyaya geldiğinde kulağına ezan ve ikâmet okunur. Güzel
bir isim verilir. Yedi yaşında namaz öğretilir. Dinimizin bilinmesini emrettiği
şeyler ona bildirilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
"Hepiniz
bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde
ve emirleriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı
öğretmelisiniz! Öğretmez iseniz mes'ul olursunuz!" Bir diğer
hadis-i şerifte de;
"Çok
Müslüman evlâdı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gireceklerdir.
Bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyif sürmek hırsına düşüp ve yalnız
dünya işleri arkasında koşup, evlâtlarına Müslümanlığı ve Kur'an-ı kerimi
öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da benden
uzaktırlar" buyurulmaktadır...
Bir adam oğlunun elinden tutar, Hazreti Ömer'e (radıyallahü anh)
gelir. Oğlundan şikâyetçi olur ve;
-Bu evladım beni dinlemiyor, bana karşı geliyor, cezası ne ise
verin, der.
Halife-i Müslimin sorar;
-Sen bu
çocuğa dinini öğrettin mi, Kur'an-ı kerimi okuttun mu?
O da "hayır" diye cevap verir, sebebini de şöyle
açıklar:
-Ben çiftçiyim sabah erken saatte tarlaya gider, akşama kadar
çalışırım. Eve yorgun dönerim. Çocuğumla ilgilenecek vakit bulamıyorum.
Bunun üzerine Hazreti Ömer ona;
-Senin
çocuğundan şikâyet etmeye hakkın yoktur. Onun senden şikâyet etmeye hakkı
vardır. Sen çocuğuna tarla kadar da önem vermemişsin, diye
azarlar...