Her fırsatta, herkesle helalleşmek iyidir...
16/12/2022 Cuma Köşe yazarı A.D
Ebûl Vefa hazretlerinin küçük ama
çok sevimli bir oğlu vardı. Çocuk iyiydi hoştu da bir ara sakalara
takmıştı kafayı!..
Dinimizde şüphelilerden sakınmaya "vera",
haramlardan sakınmaya ise "takva" denir.
Şüpheli olmak korkusu ile mubahların çoğunu terk etmeye de "zühd" denir.
Hadîka'da “Zamanımızda vera ve takva sahibi olmak güçleşti. Şimdi, kalbini,
dilini ve bütün uzuvlarını haramlardan koruyan takva sahibi olur"
buyuruluyor. Onun için herkes her fırsatta,
herkesle helalleşmelidir... Şüphe edilen ve kalbi sıkan şeyi
yapmamalı. Şüphelilerden sakınmayan, harama düşebilir.
***
Fatih Sultan Mehmed Han devri âlim ve velilerinden Ebûl
Vefa hazretlerinin küçük ama çok sevimli bir oğlu vardı. Çocuk
iyiydi hoştu da bir ara sakalara takmıştı. Mahalle
sucularının yolunu bekler, çuvaldız ile kırbalarını (su tulumu) delerdi.
Kimbilir, belki de fıskiye gibi akan sular hoşuna giderdi. Sakalar arasında
biri vardı ki hiç şaka götürmezdi. Ancak, bunu yapan bir başka çocuk olsa,
çoktan ensesine yerdi şamarı. Zira delinen kırba dikilemez, ancak boğumlanarak
bağlanırdı ki, koca kırba gitti demekti yarı yarıya...
Saka bir sabretti, iki sabretti, baktı ki olmuyor,
tuttu eteğini, çıktı Ebûl Vefa hazretlerinin huzuruna.
-Affınıza sığınıyorum efendim, vaziyet böyleyken böyle!..
Ebûl Vefa hazretleri çok şaşırdı! Kırbaların parasını fazlasıyla ödedi.
Sucudan ağlaya, yalvara helallik diledi. Adamcağız bir hoş oldu. “Keşke
eşiğine sultanların baş koyduğu bir veliyi üzmeseydim” dedi. Pişman, mahçup
dergâhı terk etti.
Ebûl Vefa hazretleri oğluna hiçbir şey demedi. Hanımına;
-Ey
hatun. Durum böyleyken böyle... İyi düşün, biz ne yaptık da bu çocuk böyle
oldu?
O gün ikisi de çok düşünürler... Uyku muyku girmez gözlerine...
Hanımı sabaha karşı “Tamam bey!” der, “Galiba buldum!”
-Anlat
hele hatun?
-Çocuğumuza hamileydim. Kız kardeşim bir yere uğrayacaktı.
Elindeki meyve sepetini bize bırakmıştı. Zerzevat arasından bir limon parladı.
Canım nasıl çekmişti anlatamam. Kardeşimi biliyorsun. Bir şey istemeye gör,
canını verir. Limonun lâfını etsem, mutlaka bize bırakacak, kendi limonsuz
dönecekti evine. Aklıma başka bir yol geldi: "Limonu iğneyle delip,
emeyim" dedim ve aynen öyle yaptım. Ama unuttum gitti. Evet, evet! Hata
bende, limonunu delerek emdiğimi söylemeliydim kardeşime!...
-Kalk
hanım, hemen kardeşine gidiyoruz.
-Bu saatte mi?
-Evet,
evet bu saatte!
-Ne diyeceğiz?
-Helallik
dileyeceğiz.
Sonrası malum; çocuk bu huyu kendiliğinden bırakır ve hatta dost olur sakalarla...