“Bize karşı silah taşıyan bizden değildir!..”
17/03/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Küçüğümüze acımayan, büyüğümüze hürmet etmeyen bizden değildir."
Ebû Hişam el-Kûfî hazretleri Hadîs âlimlerindedir. 115
(m. 733) senesinde doğdu. 199 (m. 814)’de vefât etti. Çok hadîs-i şerîf
rivâyet etmekle tanınmıştır. Rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden bazıları:
“Müminin misâli, ekinden bir deste gibidir. Rüzgâr onu
eğiltir. Kimi yere yıkar, kimi doğrultur. Nihâyet kurur. Kâfirin misâli ise
kökü üzerinde dimdik duran evze ağacı gibidir. O’nu hiçbir şey eğiltemez.
Nihâyet sökülmesi bir defada olur.”
“Helâl meydandadır. Haram meydandadır. Şüpheliler
ikisi arasındadır, insanların çoğu bunları bilmez. Kim bu şüphelilerden
kaçınırsa, dîni ve ırzı için berât almıştır. Her kimse bu şüphelilere dalarsa
harama düşer.”
“Bedende bir et parçası vardır ki, bu parça iyi olursa
bütün bedeni iyi olur, bozuk olursa bütün beden bozulur. Dikkat! O da kalbdir.”
“Biriniz bir şeye yemîn eder de ondan daha hayırlısını
görürse hemen o yemînin kefaretini versin ve o hayırlı işi yapsın.”
Ubâde bin Sâmit’ten (radıyallahü anh) rivâyet ettiği
hadîs-i şerîfte Ubâde hazretleri: “Bir mecliste Resûlullah (sallallahü aleyhi
ve sellem) ile beraberdik. Şöyle buyurdular: (Allahü teâlâya hiçbir şeyi
ortak koşmayacağınıza, zinâ yapmayacağınıza, hırsızlık etmeyeceğinize, Allahü
teâlânın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmeyeceğinize dair bana bîat
ediyorsunuz. Şimdi sizden her kim sözünde durursa onun ecri Allah’a âittir. Kim
bunlardan birini yapar da, o sebeple cezalanırsa bu da onun için keffârettir.
Ve kim bunlardan bir şey yapar da Allahü teâlâ onu örtbas ederse onun işi de
Allah’a kalmıştır. Dilerse kendisini affeder, dilerse azâb eder.)"
“Yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz, isrâfsız ve
tekebbürsüz (kibirsiz) giyininiz. Cenâb-ı Hak nimetlerinin kul
üzerinde görülmesini ister.”
“Bize karşı silah taşıyan bizden değildir.”
“Küçüğümüze acımayan, büyüğümüze hürmet etmeyen bizden
değildir.”
“Sizin kıyâmet günü bana en yakınınızın, en sevgili
olanınızın kim olduğunu haber vereyim mi? En iyi huylularınızdır.”
Birisi Resûl-i Ekrem’e geldi ve “Sana bi’at için
geldim. Geride ana ve babamı ağlar bıraktım.” Resûl-i Ekrem ona “Geri dön,
onları ağlattığın gibi güldür” buyurmuş ve bi’atını kabûl etmemişti.
Birisi Resûl-i Ekrem’e gelip, cihad
için müsâade istemişti. Resûl-i Ekrem sordu: “Senin ebeveynin (annen,
baban) hayatta mı?” Gelen adam “Evet” dedi. Resûl-i Ekrem
emretti: “Dön ve onlara bak.”
